Bitiştir. Her şeyin sonudur. Onca yaşadığın yılların sona ermesidir. insanın artık hiçbir şeyden zevk almıyor ve hiçbir iyi şey için umudu yok olsa gerek her şeyi bitirmek için.
intihar edebilmek çok ciddi ağırlıkta taşak ister. Yok öyle birşey. Cana kıymak için candan geçmek gerekir ki bu teorik değil bizzat deneyimin kendisidir. intihar etmeden önce intihar ile ilgili bilgi edineceklere sözüm:
Nah
sanırım acısız ağrısız bir yöntem bulursam ben isterim. e gençliğin baharındayım, yaşıyacağımı yaşadım göreceğimi gördüm. bu saatten bir beş sene sonra e otuz yaşını da geçeceğim, o zaman yavaştan elden ayaktan düşerim. ne gerek var yaşamaya ?
Ölmezseniz hastanede adli vaka olarak kayıt açılır. Başınızda polis bekler ve siz uyanınca ya da kafanız yerine gelince sizi sorgular.
Oradan da karakola geçilir ve şikayet durumu varsa edilir yoksa "ben böyle bir bok yedim, afedersiniz" deyip bir iki kağıda imza atarak eve dönersiniz.
inancıma ters, benim de haliyle tasvip etmediğim bir tercihtir.
büyük bir vazgeçiştir çünkü.
ne olursa olsun nefes alıyor olmak her haliyle çok güzeldir.
bazıları ise bu durumu önden gidiş olarak nitelendirmiştir.
'Özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor: Bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke Brezilya’ya içten teşekkürlerimi sunmak.
Her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal anavatanım Avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım.
Ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. Ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi.
Bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. Ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu.
Bütün dostlarımı selamlarım!
Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızılllığını görmek nasip olsun!
Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.'
sırf bir gün edersem bu acıkma hissi yüzünden edeceğim. nefret ediyorum bu histen, yemek yemekten de nefret ediyorum. her gün şu amuna koduğumun mide ağrısını çekmekten de nefret ediyorum. bunalıyorum ya, sikim sikim şeyler yiyorum her gün ve bu zorlayıcı his beni kötü ediyor. kilolu falan değilim ha, öyle mideme düşkün falan da değilim. hatta bazen çok zayıflıyorum mecbur yiyorum fakat bunu sevmiyorum. her gün yemek yemek, acıkmanın o midemde yarattığı acıyı sevmiyorum. zevkli bir şey değil ya, ekmekten de nefret ediyorum. unlu, sağlıksız değil diye değil sadece iğrenç diye. ekmeği hiçbir zaman sevmedim. lanet olsun bu hisse.
bide yemeyince güçsüz düşüyorum mecbur yemek zorunda kalıyorum. sanki tüm hayat fonksiyonlarımı kısıtlıyor bu açlık ve sürekli beni güçsüz düşürüyor. keşke bir yolu olsa da her gün yemek yeme azabından kurtulsam. sigara içiyorum içimde yemekten çok zifir var. o bile daha tatlı yemek denen sikik şeyden.
Telkin zincirli tekil molok riti. Diğer tekil ritlerden farkı kişi adak olarak kendisini sunar. Evokasyon ve invokasyonun aynı kliffotik seremonide görüldüğü iki uygulamadan birisidir. (Diğeri liikanen invokasyonu sonrası astaroth evokasyonudur.) burada ise kali-ma evokasyonu sonrası molok invokasyonu vardır. Molok ölü bedene invoke edilir ki (Zaten hiçbir canlı 11 büyük şeytandan herhangi birinin kendi bedenine invoke edilişini kaldıramaz) ölen kişiyi tanısın diye. Bu rit bir af dileme, merhamet isteme, sığınma göstergesidir aynı zamanda. Cehennem için şeytana.
Lambamda ailemden gizli bi intihar ipi bulunmaktadır. Kullanması cesaret ister. 3 kez ucundan döndüm. Her hatamda bir japon gibi harakiri yapmayı planlıyorum. Sanırım saykoyum. Ailem beni değersiz gördü çok ama momomti miltresiz ve sigara içip ailemden intikam almak yerine içimize atmayı seçtik sayın badgörller.
daha geçen hafta nerdesin firuze filminden aklımda kalan güzel bir söz. intihar girişimlerinden hepsi sağ kurtulur ve biri der ki " intihar edeceksek yaşayarak intihar edelim" yaşayarak intihar edin.
insanların kendi hayatlarıyla ilgili verdikleri, karışma lüksünün kimsenin haddine olmadığı bir karardır. bir anlık bir bunalımla ya da sinirle gerçekleştirilmeyecekse kimsenin engel olmaya hakkı da yoktur.
bilmedikleri kişilerin hayatları hakkında kendinden emin konuşmak hastalık falan olmalı ya. bu tipler tedavi edilmeli ve topluma kazandırılmalı.
bazı insanlar vardır içlerinde lüzumsuz bir umut barındırırlar. ne olursa olsun devam etmeye çalışırlar. hayatları hayalleri üzerine kuruludur sürekli mutsuzdurlar.
bazı insanlar da intihara meyillidir. umut etmek yerine akışına bırakmayı tercih etmişlerdir. realistlerdir ve hayatın ne kadar boktan olduğunu bilirler. buna rağmen gülmeye devam ederler. çünkü bir beklentileri yoktur. bir şey ne kadar kötü de olsa neyse bu da böyle oldu gülmeye devam derler. vakti zamanı gelince de kendi iradeleri ile çekip giderler. kimse de buna mallık rezalet bencillik vs diyemez. hanginiz bencil değilsiniz? hepiniz bana dokunmayan yılan bin yaşasın derdindesiniz.
bu hayatta en nefret ettiğim şey de bu. herkesin dibine kadar bencil olması ama kendileri hariç herkesi bencillikle suçlamaları... siz de aynaya baktığınız zaman, bir yerde birileri acı çektiğini bildiğiniz halde güldüğünüz zaman ya da yolda yürürken yanınıza peçete satmak için gelen çocuğun başını okşamak yerine tiksinerek baktığınız zaman kendinizden iğrenmiyor musunuz? o zaman on numara bir bencilsiniz ve kimseyi de bencillikle suçlama hakkına sahip değilsiniz. ama her insan hayatına istediği zaman son verebilme hakkına sahip. yok şu olacak yok bu olacak diye %70i çomar olan bir toplumda yaşamak zorunda değil.