özellikle küçük şehirlerde insanların arkadaşlık anlayışı çoğunlukla "ulan bu bana yürüyor mu ya" dan ibaret oldugu için, kadın kadına arkadaşlık kurmayı denersiniz. bu arkadaşlıktaki ağırlıklı muhabbet de ne yazık ki çeyiz-düğün-etraftaki bekar erkekler üçgeninde döndüğünden, yavaş ama emin adımlarla arkanıza bakmadan ama durumu hissettirmeden ilgili mahali terkedersiniz. zaman içinde uzaklaştıgınız farkedilir ve tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de "burnu havada, saygısız, iki kitap karıştırdı diye kendini bir şey zanneden kız" damgası yersiniz. Ve bu koca farkındalığınızın üzerine bir de sabırla erdemli olabilmeyi ekler, en azından deneyip susar, yurt dışına gidebilme planları yapar, "ulan ben bu insanlar yüzünden gidip başka ülkeye niye faydalı olacağım?!" diye iç geçirirsiniz.
bu ülkede erkek olmak çok zor. bu ülkede kadın olmak da çook zor. özellikle kadın isen ve evli değilsen, başarısızsın. kalıp bu algıyı yıkamayacağını bile bile, küçük kız evlatlarına umut olmayı umut etmek gibi bir ulvi secenek var sadece. başka da bir cacık yok.
Eskiden çok keyif alınan şeylerden artık heyecan duymamak, Çok neşeli bir insanken mutsuz insana dönüşmek, iyileşmek için zaman bulamazken hayat koşuşturmacasının son sürat devam etmesi.