o an odanıza birisi girdiğinde olabilecek en ifadesiz suratla bakarsınız, hiçbir tepki veremezsiniz.
hatta o sırada odanıza sizi öldürmek için girseler bile battaniyeyi üstünüze çeker ereksiyonunuzu saklamaya çalışırsınız; katil kişisine direnmeyi aklınızdan bile geçirmezsiniz.
'en' ifadesinin fazlalık olduğu, çaresizlik anları.
çünkü her çaresizlik kendi anında 'en'dir.
gecenin dördünde tek başıma hastaneye gitmek zorunda olduğum an, çaresizliğimi tarif etmem mümkün değildi.
oysa bundan dört yıl önce anneannemin kalbinin durduğu haberini aldığımda yaşadığım çaresizlik belki de 'en'di.
annem beyin kanaması geçirip yoğun bakıma kaldırıldığında rahmetli anneannemle yaşadığımız çaresizlik de anlatılır gibi değildi.
şimdi, boşanma evresinde bir kadın olarak, içinde bulunduğumuz toplumun şahsıma hazırladığı çaresizlikse kendi adıma yaşadıklarımın belki de en üst seviyesi.
Geçen gün maden ocağında göçük altında kalan iki oğlunu bekleyen bir amca gördüm. Onun yüz ifadesini gördüğümde kendimi çok çaresiz ve ezik hissetmiştim.
Fotoğraf buhttps://galeri.uludagsozluk.com/r/644890/+
başımıza kötü bir şey geldiği zaman veya çok sevdiğimiz birinin ölüm haberini aldığımız zaman vb. durumlarda kendimizi çok çaresiz hissederiz. çaresizliği arttıran daha çok hissettiren bir faktörse ailemizin yanında olmadığımız zamanlardaki başımıza gelen kötü şeylerdir. ailemizin yanında olsak konuşmamız bile gerekmez birlikte olmanın verdiği bir rahatlık mutlaka vardır ama eğer ailemiz yoksa acımız birse on hissederiz. babaannemin öldüğü günü hatırlıyorum. babam aramıştı hatta aramış mıydı mesaj mı atmıştı bunu bile hatırlamıyorum ama çok üzülmüştüm olduğum yere yığılmıştım. ailemin yanında da değildim evde de değildim o kadar kötüydüki. insanın en çaresiz hissettiği anlar ailesinden uzak olduğu zamanlardaki aldığı kötü haberler yediği kötü darbelerdir.
ağladığı andır. ağladığı zaman insanın ruhu ağlar. ağlamak ta zaten elinden gelmeyen şeyler içindir. dolayısıyla çaresiz hissedilir, ağlar insan ağlar ama yine de geçmez.
afedersiniz ama sıçmak için çömdüğü o vakit var ya, işte o andır.o an sıçmakta olan adama seslensen bile tepki vermez.siksen yerinden oynataman sen o adamı. sıçtığı andır kısacası. hem maddi hem manevi anlamda.
sanırım akabinde en mutlu olduğu an da, sıçtıktan sonra yaşadığı o hazda gizlidir.
intikam isteyip de alabilecek gücünün, yapabilecek hiçbir şeyinin olmadığını hissettiği anlardır.
tabi bir de sahiplenilmek istenilmediği halde üzerine yapışan geçmiş. ne kurtulabilirsin ne de olmuş bir şeyi değiştirebilirsin. geçmişe geri dönememek en büyük çaresizliktir.