aldatılmak. insanın sevdiği tarafından başkasına tercih edildiği andır. *
değersiz hissetmenin sebebi tercih edilmek olsa gerek.
yoksa aldatmak onun karaktersizliği ile ilgili bir durum.
çok büyük muhabbet etme hevesiyle odasına gittiğim hocamın, benden sonra gelenlere benden daha fazla ilgi gösterip sonra da bana dönerek: "eee sen ne istemiştin?" gibi laf geçiştirmesi.
düşük oldu cümle fakat hiçbir an yoktur ki insanoğlu değersiz hissetsin kendini.
sadece sahip olduğu değerin anlaşılmadığını hisseder. egosudur onu tartaklayan kafasına vurup sersemleten. diğerlerinin hakkında düşüneceği "önemsiz"dir dilinde. oysa o an tek amacı farkedilmektir.
ister ki dev aynasında görülsün.
insanoğlu şu koca dünyada kendini biraz olsun "değersiz" hissedebilse;
gerçekten değer sahibi olurdu.
ölçülemez büyüklükteki evrende tek bir noktayken, evren çevresinde dönüyor misali büyütür ya kendini gözünde.
işte o vakit değersizdir.
iyi yada kötü ne teklif sunarsanız sunun hep hayırlarla karşılanırken aynı tekliflerin* bir başkası tarafından yapıldığında birden evetlere dönüştüğüne şahit olduğunuz ve bahane edilen ders çalışma, kurs, vs.nin hiçbir öneminin olmadığını anladığınız andır.
kendince doğru bildiğini yaparken, bazı temel değerlerin varken, karşındaki birisi tarafından büyük bir haksızlığa uğratılmışsan, bu temel değerlerin yerinden sarsılmışsa işte o zaman. sosyal kavramların, doğruların yerinden oynamıştır, hayatının sikilmesi an meselesidir., ve bu durumu toplamak bayaa zaman alabilir. kendini en değersiz hissettiğin anda hayatın dibine vurduğun andır, ve dibe vuruş anları herşeyi kazandığın an olarak nitelendirilebilir.
yazarın notu:eğer bir kız erkek ilişkisinde bi tarafın aklından bitirmek geçmişse orda bitirsin, eğer bitirmemişse hayata karşı beni sik diye meydan okuduğu andır.