legolarla oynayan yiğeninizin yanına oturup 2 saat legolarla şekiller yapmak,sokakta top oynayan çocukları gördüğünde utanmadan bende oynayabilirmiyim dediğin anlardır.
anlıkta olsa küçüklüğe gidilen ve gülümsenilen anlardır.
yerde ne zaman bir tuğla veya kiremit parçası görsem hemen bi taş arar gözlerim; ezmek için.
sanki o an hiç kimse yokmuşta sadece ben varmışım gibi çömelip bir köşede ezmek isterim o tuğla parçasını güzel güzel.
kına yapardık küçükken tuğla ezerek, sonra da kına gecesi... *
küçük bir çocuk gibi inat ettiğim anlardır.
bana sorsanız %100 haklı savunmalarım var bu inatlarımda ama değilim. inat yaptığım konular ya da kişiler haricinde, kendime dışarıdan baktığımda "ben ne yapıyorum" diyorum. sahiden ben ne yapıyorum? bir şeyleri oldurmaya çalışırken daha çok çıkmaza sokuyorum. sebep; intaçıyım ya, illa benim istediğim olacak ya...
içimizdeki çocuğu öldürmeyelim diyoruz ama sanırım ben biraz fazla şımartmışım onu, "az biraz akıllı ol içimdeki çocuk, odaya kapatırım seni bak!!"
dinler mi bilmem bu uyarımı ama ben çocukluktan vazgeçiyorum, saçma sapan inadıma maruz kalan her şeyden ve herkesten de özürdiliyorum.