harribo şekerlemeleri görünce dayanamamak.
çizgi filmleri izlemekten zevk alıyor olmak.
yolda yürürken çocukların oynamak için çizmiş oldukları çizgilerde zıplamak istediğini farketmek.
ip atlayan çocuklara dahil olmak istemek.
hastalandığında, canın acıdığında avazın çıktığı kadar bağırarak ağlamak ve etrafında birilerinin acını hafifletmek için fır dönmesini istemek.
cikolata yerken cokca hissedilir bu an. hatta an degil, direkt omur diyebiliriz buna. en guzelinden bir adet firdikli cikolatayi agza atip, katir kutur yemek yerine, disleri simsiyah hale getirecek sekilde agizda erimesini bekleyen birinin zaten buyuk oldugunu iddia etmek abesle istigaldir.
efektli osurmaya ya da geğirmeye yarılırcasına gülmek (büyümemekten ziyade gerzeklikle de alakalı olabilir bilemiycem)
anneyi severken bir türlü duygusal film tadı yakalayamamak, sevgiyi karşılıklı ısıra kopara göstermek
annenin "belin açık!" "yemek ye!" "demin çişim var dedin hala yapmadın mı?" gibi uyarılarına maruz kalmak (sonuncusu için belirteyim, hayır yatağıma işemiyorum. bıraktım 3 ay önce)
yeni alınmış nutellayı açarken keyifle sırıtmak
yağmur yağdıkça, dışarı çıkıp deli gibi ıslanma istemek,
sağda soldaki küçük su birikintilerinde tepinmek istemek,
denizde dalga üstünüze gelince kaçmaya çalışmak, o geri çekilince de suyun içinde koşmak,
sırtüstü yüzen zavallı babanızın göbeğine, boyunuza posunuza bakmadan gidip oturmaya kalkmak, adamcağızdan gelen "guluk guluk" seslerinde eğlenmek,
pamuk şekere hala burnunuzu batıra batıra yiyebilmek ya da elma şekerinden allık yapmaya kalkmak,
çayıra, bayıra pikniğe gittikçe, insanların sizi ağaçların tepesinde arıyor olması,
baharda uğur böceği bulduğunuzda, içten içe dilek dileyerek uçmasını seyretmek,
abuk bir çizgi filmi seyrederken hala çok keyif almak (mesela tom ve jerry, asterix,...)
korktuğunuzda, sıkıştığınızda, başınız derde girdiğinde annenizi aramak,
akşam ne yemek pişireceğinizi bilemeyip babanneyi arayıp fikir almak,
bilgisayar masanızdaki ejderha oyuncağı...
üniversitenin kütüphanesinde pastel boyayla* boyama kitabı boyamak, geceleri oyuncak ayısız uyuyamamak, sabah ezanlarından korkmak, oyuncakların canlı olduğunu düşünmek, otobüste giderken buğulu cama parmakla resim çizmek, kafaya prenses tacı takıp gezmek, alt dudağını dışarı sarkıtıp ağlamak, parmak tutmak, el yerine parmak kaldırmak, kazık kadar olunsa bile annenin babanın kucağına tırmanmak, sokakta gezerken annenin babanın elini bırakmamak, taso ve bilye oynamak, seksek oynamak, masal dinleyip uyumak... *****