sorumluluklar ağır bastığı an, iş hayatına atıldığınız zaman, ağzınızdan çıkan sözü önce düşünmeye başladığınız vakittir. bir diğer belirti de " keşke hiç büyümeseydim" demektir. işte bunu diyor ya da düşünüyorsak malesef çok geç. büyümüşüz bile...*
büyümek, insanoğlunun elindeki oyuncakların değişmesidir.
-küçükken "lay lay lay" diye arkadaş gruplarında oynamak;büyüyünce konserde,diskoda,barda dans etmeye dönüşür.
-küçükken arkadaşlarımızı ısladığımız su tabancaları,ve küçük boncuklar fırlatan o oyuncak silahlar;büyüyünce insanların ölümüne yol açan silah oluverir.
-küçükken kumdan kaleler yapmak ve legoları birleştirmek;büyüyünce meslek sahibi olmaya,iş hayatına atılmaya dönüşür.
-küçükken sürekli ebeveynlerimize sorular sormak;büyüyünce sorunlara, cevabını bulmanın oldukça zor olduğu sorulara dönüşür
-küçükken ağlamak için sudan yere sebepler aramak;büyüyünce gizli ağlamalar ve iç çekmelere dönüşür.
evet büyümek bu ikinci durumdakileri duyumsamaktır.mıdır?
bügün ne yapıyoruz baba lafını bırakıp evinde çayını yudumlarken eski günleri anıp keşke hep çocuk olarak kalsaydım diyen insan tipinin içinde bulunduğu andır.
eski günlüklerini okuduğu andır. ne aptalmışım be der. güler ama yine de güzeldir. insan o kadar çabuk büyür ki, geçen sene yazdığı şeylere bir tarafıyla güler.
büyürsün.
ağaçlar büyür.bir zamanlar etrafı tarla olan evin taş binalarla çevrilmiş viran bir sığınak olur.babanın saçında yıldan yıla artan beyazları takip edemez olursun.
büyürsün.
bir zaman peşinden elinde terlikle seke seke koşan annenin yüzündeki çizgileri sayarsın şaşkınlıkla.
büyürsün.
kucağında yemek yediğin nineni bırakırsın toprağa.büyümek bitmez çünkü.arkadaşların birer birer tanınmaz olur.karışır kalabalıklara.
sen büyürsün.
dünya döner,insan değişir.kendini bile tanıyamaz olursun zamanla.