evlenen arkadaş sayısının artması, tanıdık birinin düğününe giderken "adam" yerine koyulduğundan "ne taksam" diye düşünmeye başlamak... salıncakta sallanırken ayakların yerde çukur açacak kadar sürtünmesi...
sokaktaki çocukların topunu alıp sektirirken eskiden "abi versene topu yaaa", "vaaay abi nasıl yapıosun o hareketi" repliklerinde "abi" kelimesinin yerini "amca" kelimesinin almasıyla anlaşılan durum.
renkli gözlü, sarışın, dümdüz saçlı, zeki, güzel, çalışkan ve zengin olan arkadaşa gıpta ve kıskançlık karışımı ile bakarken; her insanın "ayrı" olduğunu farkedip akabinde kendi özelliğini bulup, artık o insanın maddi manevi hiçbirşeyiyle ilgilenmediğini anladığınız andır..
artık "saçı ne kadar güzel" gibi gelmez size..
sizsinizdir önemli olan..
bir saç tutamı değil..
sokakta sıkarak tüplü çikolata yemediğinizi,
kaydıraktan kayarken babanızın sizi tutmak için beklemediğini,
parka gitmekten daha önemli işleriniz olduğunu,
heidi, şirine, ninja kaplumbağa, minikkuş, edi-büdü, kırpık ve süperman in aslında gerçek olmadığını,
zeki müren'in zekim üren olmadığını,
sevinç ve üzüntülerinizin değiştiğini,
iş stresi yaşadığınızı, sorumluluklarınızın arrtığıni anladığınız,
hayatı tüm çıplaklığıyla gördüğünüz andır.
(bkz: oysa çikolata her yaşta yenilebilir) *
-sonunu düşünmeden kararlar alamadığınız
-size yüklenen misyon için kendinizi hiçe saydığınız
-risk almaya çekinmeye başladığınız
-arkadaşlarınızın çocuklarına hediye almaya başladığınız
-daha çok dalıp gitmeye başladığınız
-özel günleri ailenizle geçirmeyi tercih ettiğiniz
-sakin ortamlara sesli ortamlardan daha fazla ihtiyaç duyduğunuz "an"lardır.
şöylede bir şey var ki;
hayatın her daim yeni bir numarayla karşınıza çıktığı ve afallayıp çaresiz, hüzünlü, şaşkın, ağlamaklı olduğunuz her "an" tüm bu büyümeye dair detaylar geriye sarar ve 360 derece bir dönüşle hala çocuk olduğunuzu anlarsınız... yaşınızın rakamı neyi gösterirse göstersin.
bütün gün babanın avuçlarını sıkıntılı bir şekilde avuşturup gözlerinden senden kaçırması, annenin balkonda yalnız yakaladığı bir anda babana azcık borç verir misin senden istemeye çekiniyor demesi, yıllarca seni büyüten; uykusundan, yemeğinden, huzurundan arttırıp sana bakan kahramanın senden bir şey talep edebileceğini gördüğün anda insanı bitiren, gece yatağına yattığında aklına geldikçe ağlatan anlara örnek olaylar silsilesi.
ne ergenlik, ne de boy.. ne zaman ki 0.5 kalemimize uç ararken mahsustan "0.7 ucu olan var mı?" diye sormayı, "yok ya, benimkisi 0.5" diyenlere atlamayı öğrendik, işte o zaman, büyüdük.