Omuzlardaki sorumluluğun artttığı , hayatımızda hayallerlerden çok planların olmaya başladığı , kendimize ayırdığımız zamanın minimum düzeye düştüğü ve maneviyattan maddiyata geçiş yaptığımız andır.
iyi insanların her zaman kazanmadığını, insanları düşündüğün ve onları sevdiğin zaman onların da seni sevmediğini anladığın, artık kimseyi üzmek istemeyen "saf" denilen çocuk olmaktan çıkıp kötü olmanın vaktinin geldiğini fark ettiğin andır, daha da kötüsü artık iyi seni değiştiremeyeceğini ve yapabileceğin tek şeyin kendin gibi insanları bulmak olduğunu anladığın
benim suçum insanları sevmek diyip bundan vazgeçmeyen yüce insanların bir kısmının da nasıl katledildiğini (bkz: deniz gemiş) ve onları katleden zihniyetlerin (bkz: kenan evren) nasıl 90 yaşlarını lüks içinde yaşadığını gördükten sonra belki de seni yaşamdan soğutacak andır
faturalar, sabah erken kalkmalar, bir daha hiç olmuyacak lise geyikleri, mahalle maçları, öğrenci evi muhabbetleri, ilk aşklar. ne çabuk büyüdük be usta!
çocukken oynadığı eğlendiği şarkılara tekrar rastladğında hüzünlendiği hatta bağıra bağıra ağladığı an. geçmişi düşünüp ah çektiği geleceği düşünüp hesap yaptığı an...