Hasta olan anne ve baban ile uğraşıp onların derdinden kendini yiyip bitirdiğin gün büyüdüğünü anlıyorsun. Çocukluğunu çok özlüyorsun. Mutlu mesut tek derdimin yarın okul olduğu günleri hatırlıyorsun, o günlere dönmek istiyorsun ama imkansız olduğu aklına geliyor.
Kısacası büyümenin güzel birşey olmadığını anladığın gün, büyümüş oluyorsun.
gece mesaisine kaldığın o yorucu günün sabahı erken saatte işten eve geldiğinde ananı babanı kardeşini yataklarında mışıl mışıl uyurken görmenin verdiği izahı tarifsiz iç huzuru tattığın andır.
en azından edirne'de böyleydi. şimdi eve geliyorum kapı duvar. bu güzel anılar yerini her ay başı otomatik olarak banka hesaplarına yatan paralara bıraktı ne yazık ki.
ilkokul arkadaşını hamile olarak görmek.
yaşıtlarının yuva kurduğunu görmek.
yaşıtlarının askerlik fotoğraflarını görmek.
e-devlete adına açılmış veya müdahil olduğun dava var mı diye bakmaya girmek.
evlilik müessesinin mantıklı gelmeye başladığı an. "hem yalnız yaşıcan ama yalnız da olmıcan işleri falan da bölüşcen, oo mantıklı aslında yanında hep bir arkadaş olcak..." ama tabi ki geri kalan her an için bekarlık sultanlıktır.