Gülümsemek. insan olan zaten karşılık verecektir. Sözcükler sadece onun bakış açısından tanımanızı sağlar. Ama hareketleri her zaman gerçek kişiliğini oluşturur.
Bir şeyler yolunda gitmediğinde yaklaşımdır. Karşınızdaki kızdığında bile kendinizi savunma ihtiyacı duymuyorsanız, öfkesine rağmen sizi duygusal anlamda yaralamayacağına inanıyorsanız o insana kendinizi bırakabilirsiniz. Oldu da yanılırsanız ne olur ki, ya affeder ya da siler gidersiniz.
Aslında yoktur.
insanlar, mum gibi(eriyik madde) o an ısıya göre şekil alır, toparlar kendini ya da dağıtır.
Şekilden şekile girer, belki eskisi kadar güçlü olmasa da titrek ışığıyla istediği gibi aydınlatmaya devam eder etrafını.
Yoktur tanıyamazsınız.
Bazıları iyi saklar kendini.
bu zamana kadar hep birlikte seyehat ederek birinin kisa zamanda en iyi sekilde taninacagini savundum. basima da geldi bu birkac kere. iyi bir yol bu. ancak ondan da etkili bir yol varsa da ortak not alacaginiz birsey icin uzunca bir süre takim calismasi yapmak kesin yoldur. ayni evde yasamadan da gruptaki kisilerin ne bok oldugunu döker ortaya
'Bir adam Hz. Ömer (r.a.)'in yanında bir hususta şâhitlikte bulunmuştu. Ömer ibnü'l-Hattâb hazretleri ona,
' Ben seni tanımıyorum, seni tanıyan birini getir, dedi.
Orada bulunanlardan birisi,
' Ben onu tanıyorum, deyince Hz. ömer,
' Nasıl bilirsin? diye sordu. O da,
' Emin ve âdil bir adam olarak tanıyorum, cevabını verdi.
Hz. Ömer (r.a.) tekrar sordu:
' Gecesini gündüzünü bildiğin, yakın bir komşun mudur?
' Hayır, diye cevap verdi adam.
Hz. Ömer (r.a.) sormaya devam etti:
' insanın takvâsını ortaya koyan, muâmelesidir. Bu adam, alış'veriş yaptığın bir kimse midir?
Adam tekrar,
' Hayır, dedi.
Hz. Ömer (r.a.) bu defa;
' Bununla, insanın ahlâkının güzel veya çirkin olduğunu anlamaya imkân veren bir yolculuk yaptın mı? diye sordu.
Adam bu soruya da,
' Hayır, cevabını verince, Hz. Ömer (r.a.),
' Sen onu tanımıyorsun, dedi ve sonra da adama dönerek,
' Git, seni tanıyan birini getir, buyurdu.'