bugün

önce hayatın kendisi sonra istanbul trafiğidir. hayatın kendisine söylenecek bir şey yok ne yapsan ne söylesen nafile. trafik için ise ; bacaklarımız debriyaj fren gaz üçlüsü yüzünden roberto carlos un bacakları gibi oldu lan..
Diger insanlar.
Ağlayamamak bence.
Fazla düşünmek.
insanı En çok şey insanlar. Net.
Beklemek.
Belirsizlik, gerçekten yoruyor ve sıkıyor.
Sevildiğini hissedememek...
Beklemek.
Kafanın sürekli dolu olması.
Öyle lanet bir yorgunluktur ki uyuyarak da geçmez. Tatille de geçmez. içerek de sıçarak da geçmez. Geçmez anam geçmez.
Sırf bundan dolayı kendimi bazen kafasının üstünde fileli torbada onlarca kiloluk tropikal meyve taşıyan afrikalı ablalar gibi hissediyorum.
cahil birinden medet ummak.
ayaküstü herhangi bir sohbet esnasında karşınızdaki insanın belli bir konu veya soru üzerinden değilde, bilgisini veya söylemek istediklerini söylediklerinizle alaka olsun olmasın ısrarla söyleme veya dikte etme çabası. bu durum çok iyi niyetli başlayan diyalogları bile bir anda can sıkıntısı haline dönüştürebilir. hani insan bir anda, hiç hesapta olmayan son derece sığ ve sevimsiz üçüncü sınıf bir tartışma programı karesinin içinde bulur ya kendini o cinsten. üstelik siz karşı tarafı aşağı yukarı tartıp, geri çekilmeniz gerektiğini düşündükçe daha da üstünüze gelmeleri yok mu efendim tam bir fecaat. kullanmaktan pek hazzetmediğim bir ingiliz atasözü vardır; ''mütevazı olma inanırlar.'' durumu tam özetler.

t: en çok değilse de bugün başıma gelen ve bir hayli yoran şeydir.
uyku girmez gözüne gönlü viran olanın derler. uyutmayan şeyler var, aklımdan çıkmayan gerçekler yüzleşmem gereken bir sürü olay var. beni silmiş sözlük en son numaram kalmıştı onu bile silmiş. ufacık minicik bi şey bile kalmamış benden. oysa ben bi gün geri gelmesini beklemiştim arar mesaj atar diye aylardır bi umut taşıyodum içimde. en kötüsü de ne biliyo musun kimaeyle paylaşamıyo olmak içimde yaşamak tüm olanları. askere gitmiş bunu bile diyemedim kimselere. umutlarım tükenirken geleceğine dair acım eksilmiyo kırgınlığım geçmiyo. bana gelip anlasaydı bi kere belki daha kolay olurdu onu unutmak. içimdekileri yalnızca ona anlatabilecekken o yok. ben de sustum o gittiğinden beri komuşmuyorum kimselerle unutamadım diyemiyorum adını anmıyorum sadece sessizce ağlıyorum geceleri kimselere duyurmadan. istediğim onla bi gelecek değil geçmişi silebilmek anlatmak her şeyi ve kapatmak eski defteri yoluma bakabilmek. aradan çok zaman geçti dönse de bendeki anlamıyla ondaki çok farklı olcak beni anlamak için gelmiş olmicak yalnız kaldığı için gelmek isteyecek bunu da biliyorum ama yine de bekliyorum işte gelmesini anlamasını içimdeki yaralanmışlığın iyileşmesini...
kafanda sürekli olmasını istediğin geleceği tasarlamak. bazen hiç inandırıcı gelmemesi. bazen de neden olmasın demen. beynini serbest bırakıp kendimi daha fazla yormayayım desen de beyin bu açmaza alışınca bırakmıyor peşini.
cahile laf anlatmak,
içine atmak,
anlaşılamamak ve daha bir sürü şey...
insanlar. başka bir şeyin yorduğu yok. insanlarla uğraşmak yoruyor.
Her ne iş yaparsan yap hep zengine çalıştığını fark ettiğin bir düzende yaşamak.

Lan birde şerefinle vermiş olduğun vergilerden elde edilen milli geliri devlet hibe olarak zengine vermez mi?
Umutsuzluk.
Kararsızlık.
kalıplaşmış düşünceleri olan bir insana bir şey anlatmaya çalışmak.
kişiden kişiye göre değişir benim için sevmek diyebilirim ama.
insanlar...
Huzursuzluk, ne yapsan tat almasın debelenip durursun boş boş.
cahil ile münakaşa.
Kendine muhtaç olduğumu sanan insanların konuşması beni yoruyor. Bıktım artık kendini tanrı sanan insanlardan.