ilişkinin başında verilen büyük vaadler, hiç ayrılmayacağız bakış açısı ve tabi ki sevginin sonsuz olduğu hiçbir zaman azalmayacağı ya da durulmayacağı düşüncesidir. zaman geçer ve bir de bakarsınız ki o vaadlerden eser kalmamış, başlardaki bir an onu görmek için yapabileceklerinizin listesi azalmış, durulmuşsun. en önemlisibence artık sen de herkes gibisin sözünü duyduğunda aklına sevgilin geliyor. bundan sonra da inancın kalmaz artık.
her ilişki de mutlaka yaşanan sorunlar. ilişkinin başında uyum sorunu yaşanır. kimini zırt pırt aramazsınız, ilgi bekleyen bi' tip çıkar. birini zırt pırt ararsınız, o da çabuk bunalan tip çıkar. bu dengeyi kurana kadar kavgalar yaşanır. ilişkinin olgunluk evresinde, ciddiye binme sorunları yaşanır. "5-6 ay oldu, aradığım bu mu?" diye didiklemekten hatalarını görmeye başlarsınız. bu hatalar sürekli gündemdedir. sen şöylesin sen böylesin evresini de atlatabildiyseniz eğer, monotonluk başlar. "hep aynı şeyleri yapıyoruz" klişesinden sonra, eğer hala devam edebiliyorsanız, araya giren bir mesafe olur. birinden birinin okulu biter, askerlik olur. mutlaka bi' mesafe ve görüşememe durumu çıkar her ilişkide. bu da kıskançlığın had safhada yaşandığı dönemdir. görüşememek ve gözden ırak gönülden ırak sorununu da atlatabilirseniz, evlenirsiniz büyük olasılıkla. ama tüm bü süreci düşününce, "amaann kim uğraşacak bu kadar işle?" deyip soğursunuz aşktan.
Aşkı oyuncak edip biten ilişkisinin ardından on gün geçmeden aynı kelimelerle
yeniden aşık olabilen ve aşk konusunda ahkam kesen insanlar sayesinde iştirak ettiğim eylemdir.
kıskançlık krizleri,
ayrılık sonunda yaşanan duygusal çöküntü ve depresyon süreci,
zırt pırt atılan smsler,
erkek arkadaşların hazırladığı sosyal faaliyetlere katılamama,
ilişkinin getirdiği likitide daralmasıdır.
Herkesin aşık olması her müzikte saçma sapan 2 günlük aşkların olması. Aşkın sadece insana duyulan bir şey olması. Biz onun yerine sevgiyi koyuyoruz efendim. Daha temiz.