Sevdiğiniz müziğin klibinin güzel olması.
Denediğiniz kıyafetin cuk dşye üzerinize oturup mükemmel durması.
Ayağınızı vuran ayakkabıyı çıkartıp yara olan bölgeye krem sürüldüğünde hissedilen serinlik.
Akşam evde canınızın çok çektiği bir yemek olması.
Evde cadde kızı gibi sakız çiğnemek.
Televizyonda izlenen şey reklamdaykem müzik dinlemek ve reklamlarla müziğin aynı anda bitmesi.
izlenilen şeye uzun süre reklam girmemesi.
Terledikten sonra saçları toplayıp serin yatağa yatmanın verdiği huzur.
Yastıkta soğuk tarafı bulup, ayağı soğuk duvara dayamak.
Akşam televizyonda bir şey seyrederken yenecek bir şeylerin olması.
Yağmur sonrası kokusu.
Yorucu bir gün sonunda arkadaşla limonlu soda içerek yürümek.
Çok sıkışmışken bir benzinliğin yanında olmak ve benzinliğin tuvaletinin ultra temiz olması.
Sinemada tuvalete girildiğinde kapı arkasındaki küçük televizyonlara dalıp gitmek.
Daha çok yazarım da, neyse.
Diş fırçalayıp ardından elma ve çikolata (tercihen elma) yemek.
Salatalık kabuğunu renkli plastik saplı, minik meyve bıçağı ile soymak. Mermer paspaslamak. Balata kokusunu duyumsamak.
1930 yılından kalmış bir edebiyat ders kitabını incelemek.
Sanırım en güzeli de kitabın içine kurşun kalemle düşülmüş notlar. Bu kitabın ilk sahibi sanırım bir bayan. Ve büyük bir ihtimalle vefat etmiştir. 80 yıl önce hayatın olağan akışıyla kitabın kıyısına notlar düşmüş. Ama zaman acımasız. Kendi gitmiş; elinin degdigi sayfalar hala yaşıyor.
kendine hediye almak.
siz pazar sanarken aslında o günün cumartesi olması.
eski eşyalarınızda yaptığınız minik değişikliklerle yeni bir şey tasarlamak
...