"I was born for dying" diye felsefi bir akım vardı Bi ara.bana da çok mantikli gelirdi ama bisure sonra gelmediğini anladım.madem ölmek için yaşıyorum tüm bu zahmetler niye? Tüm bu yaşadıklarım ölmek için mi? Çok basit bi olay icin mi?buna cevabım kocaman bir hayır.bence insan hayatta Bi düşünce olarak vardır ve bu düşünceye en uygun başka Bi düşünceyi bulmak için yaşar.
Yaşamak için illa geleceğe dair umutlar beslemeye gerek yok, sadece meraktan da yaşayabilir insan yeni yerleri yeni kişileri yeni aşkları yeni hisleri yeni kelimeleri dilleri vs yeni bir sürü şeyi keşfetmek için yaşar.
Adem yaratıldıktan sonra öğrendi; iman ve ibadet etti. Ardından yasak meyve olayından sonra ceza olarak dünya ya indirildi. Ve burda iman,ibadet ve tövbe etti. Ölüm anına kadar Rabb inin huzuruna kirli gelmemek için uğraştı. ilk insanın ömrü hayatı bu şekildeyse bizimki neden farklı olsun ki?
(ateistlerin bu konudaki görüşünü merak ediyorum açıklarsanız sevinirim)(her fikre saygı duyarım)
insanlar bir şey için yaşarlar ve çoğunun aklında bu neden zamanla edinilen tecrübelerle ve çevre etkisiyle bilinçsizce oluşmuştur.
bilinçli olarak bu nedeni oluşturmaya çalışanlar ya da varolan nedeni bir temele oturtmaya çalışanlar (descartes'ın yöntemini uygulayanlar) son derece yorucu zihinsel bir evrim geçirirler yahut geçiremeyip mala bağlarlar. bu tayfanın içinden alkolik olan, deliren, intihar edenler çıkar. toplumdaki felsefe korkusu da tam olarak buna dayanır. sadece ömür çerçevesi içinde belirlenen hedef-nedenler daha mantıklı görünse de zamanla bu da yerini ömür sonrasını sorgulamaya bırakır zira ömür içindeki hedefler "zafer ruhun mezar taşıdır" vecizesinde bahsedildiği gibi anlamını ve heyecanını yitirmeye başlar. hayat içinde yapılanları sonrasına bağlama, sonrasında belirlenen hedefle veya nedenle arasındaki tutarlılık ve çelişkileri ortadan kaldırma gibi amaçlar ortaya çıkar. geride kalanlara iyi bir isim bırakmanın bile hiçbir mantığı yoktur, zira yok olduktan sonra geride kalanları siklememiz hiçbir anlam ifade etmez, geride kalanların ne bok yediği de bizi ilgilendirmez. bunlar da adamı yorar. nihayetinde geriye bütün bu acılı, tatlı, zevkli, sıkıcı, iyi, kötü, berbat, şahane, çoluk çocuk, dede, tecavüz, cinayet, eğlence, bok püsür içerikli tablonun ortaya çıkardığı yegane soru kalır; "neden? neden amına koyayım?" ve her bir amına koyduğumun beyinsizi bunu mantıklı bir şekilde ağzını büküp bilmiş bilmiş konuşarak cevapladığını zanneder, ağzını yüzünü sikesiniz gelir. hadi s.ktirin gidin şimdi.
insan olecegini bilerek ve bilincle yasayan tek canlidir. bu yuzden temel ihtiyaclari disinda bu surecten bilincle faydalanma haz pesindedir.bir kedi yemek uyku barinma isinma biraz sevgi gibi ihtiyaclarini gunluk karsilar ve zamani gelince olur. ama insanlar her seyi biriktirmeye ve birikimle hazla evrimlesmislerdir. kisin soguk olacagindan yiyecek depolamak ve daha da fazlasindan zarar gelmeyecegi bilinciyle ac gozluluk olusmustur.insan hazzini zarara donusturmus ve hem yasarken aci cekmek icin yasar hem de yasamin sonundaki aci icin yasar.