evet efendim. çoğu filozofun benzeri sözleri bulunmaktadır. peki bunu kanıtlar ile nasıl açıklığa kavuşturabiliriz?
bir köy düşünün. sadece insanların tarlalarında çalışıp başka iş bilmedikleri bir köy. böyle köylerde yaşayan insanlar yok mu? var tabii ki. bu sözdeki amaç "köylüler cahildir ıyy bir şey de bilmiyorlar" gibi cahilce bir yaklaşım değildir. ama internet olmadığı zamanlarda* dünyadan bihaber insanlar bulunurdu bu köylerde. kentlerle karşılaştırıldığında daha az bilgili insanlar bulunurdu buralarda. bu insanlardan birini ele aldığımızda, kişi işlerini yerine getirip ihtiyaçlarını karşıladığı sürece mutludur. düzenli bir seks hayatı, ailesi vardır ve bunlar ona yeter. başka birinden görüp canının isteyeceği bir kıskançlığa yol açacak durum yoktur. aynı şekilde çevresindeki insanlar da kendinin seviyesinde bilgiye sahip olduğundan iletişimlerinde sıkıntı duymaz.
bir de üniversitede çok bilgili bir profesör hayal edelim. fakat bu preförümüz öyle sahte tezlerle profluğa kadar yükselmiş olanlardan olmasın. hayatı boyunca öğrenmeye, bilgiye aç olarak yaşar bu kişi. öğrendikçe geçici bir haz yaşar. bu haz öyle bir şeydir ki hem dünyanın en önemli adamı hissetirir insana, hem de bundan sonra mutlu olabilmek için daha yüksek dozda bir haza yol açıcak bilgiye ihtiyacı vardır. bu kişilerin mutluluk hakkında sözlerinde, mutlak mutluluk imkanı olan bir şey olmadığı anlaşılır. düşünelim ki bu bilgiye ulaşmış kişi daha sonrasında araştırdığı konuda umduğu sonuca, bilgiye ulaşamadı. o zaman huzursuzlanır, mutsuz biri olur araştırmaya devam eder. bilgiye ulaştığında ise müthiş bir haz yaşar fakat bu da kısa sürecektir.
bazen düşünürüm, dünyadaki yaşamda amacım mutlu ve huzurlu yaşamak ise neden merak ederim bir şeyleri. bırakayım öyle kalsın. bilmek, bazen insana gereksiz yere sorumluluklar katar. bırak bilme. böyle daha mutlusun ama dayanamaz o içi gıcıklayan merak duygusu.
tanım: insanın, huzurunun ve mutluluğunun, bilgi ile ters orantılı olma durumu.
siyaset, toplumsal sorunlar gibi sosyal konularda bilgilendikçe ülkenin geleceği için endişe eder, bu konulara fazlasıyla kafa yorar, huzur da mutluluk da pek kalmaz.
dinler hakkında bilgi edinir ve felsefeyle ilgilenirse din kavramını ve tanrıyı sorgular, düşünür, düşünür sonuçta huzur ve mutluluk yine kalmaz.
ama bir insan farz edin, ciddi konulara hiç kafa yormuyor(bilgisi olmadığı için yoramıyor), dolayısıyla fazla düşünmüyor ve "cehalet saadettir." mantığıyla hiçbir şeyi sorgulamadan huzurlu ve mutlu yaşamaya devam ediyor.
ot gibi yaşamaktansa, bilgi denizinde yüzen bir balık olmak, insan olmaya daha yaklaştırıcıdır. bilmemek mutluluktur sözü, rahatsız edici bilimsel olmayan bilgiler için geçerlidir. evren ve dünya hakkında edineceğimiz her bilgi, insan-ı kamil olma yolunda bir adımdır.