Evriminiz tanrı inancına sahip olmanız konusunda anneden gelen sahiplenilme, korunma hissiyle, kendinizi diğer canlılardan ayrı tutup sanki insan çok önemliymiş gibi davranmanız da etkili.
Ama insan, bir hayvandır. Bizim primat atalarımız gibi biz doğa da büyük avcılar tarafından yenen basit hayvanlardık. Bilinç düzeyinizin diğer canlılara göre yüksek olması sizin ailenizden, çevrenizden birilerinin yenmesinin biyoloji sınırları içerisinde gayet normal olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Yeri gelecek hiçbir yiyecek kalmayacak, sırayla seçip insanlar kurban edilecek yenmeleri için. Hayatta kalmak için yenmemeniz durumlar olacak, diğer tüm sevdikleriniz diğer hayvanlar tarafından yenecek, siz yenmemek için kendinizi savunacaksınız.
Diğer hayvanlar için birer gıdasınız, et yığınısınız. Beyninizin olması, teknolojiyle evrende çok sınırlı bir zaman içinde, küçücük bir nokta olan dünya üzerinden bunları yapmanız asla gerçekleri değiştirmiyor. Kendinizi özel görüyorsunuz, ama sadece başka hayvanların yiyeceği birer etsiniz. Ruh, ölümsüzlük, sonsuz hayat bunlar insana yüklenen metafizik arzulardır. Yükleyen de yine bencil insandır.
ben burada kendi duygularımı katmadım, insana verdiğim değeri demedim; ama kendi düşüncelerimi ifade ettim. insan neyse onu dedim. http://www.youtube.com/watch?v=3MnYDE71vNQ bu video da bunu anlamak için yeterli.
insan, hümanizm açısından başka bir şey.
insan, din açısından başka bir şey.
insan, akıl ve bilim açısından başka bir şey.
insan, erkek ya da kadın açısından başka bir şey.
insan, aç bir aslan açısından, ya da yaşam kalım savaşı veren, hayatta kalmak için yapısı gereği et yemeğe ihtiyaç duyan bir başka bir hayvan açısından, başka bir hayvandır, et yığınıdır. aslanın penceresinden, doğanın penceresinden insan bu.
çevremizde onlarca virüs, bakteri var. hepsi hayatta kalmak için bizi acımasızca yok edebilir. onlarca aç hayvan var, onlarla aynı ortamda sadece birer besin, gıda maddesiyiz.
yanlış bir akıl yürütmedir. doğrusu "insan basit bir et yığını üzerinde var olan, var olabilen bir projedir" olmalıdır. çünkü yarın birgün bilincimizi et olmayan bir yığına transfer edersek "et yığını" olmanın hayvansal lezzeti uçar gider, gelgelelim insanlık devam eder. hadi bunu "imkansız" veya "fantastik" bulanlar olabilir diyelim, hani bugün henüz o teknoloji yok ya, o bakımdan. o zaman başka varolan -ve beyin sahibi olan- et yığınlarına insana mahsus bir takım numaraları öğretin, mesela konferans vermek, tarım ve sanayi ile uğraşmak, uzaya uydu göndermek ve zilyon tane sadece insana mahsus medeniyet unsurlarını başka et yığınlarına öğretin. "bir gün o teknoloji de olacak elbet" diye akıllılık etmeden önce biraz evvel insan aklının et olmayan donanımlara aktarılabileceği ihtimaline itiraz ettiğinizi, fantastik bulduğunuzu hatırlayın ama.
insan ne doğa tarafından, ne masal kahramanı tanrılar tarafından, ne uzaylılar, ne de başka bir dış güç tarafından insan haline gelmedi. ete de, dna'ya da, atoma da, yerçekimine de dayansak insanlığımızı bu malzemeler üzerine inşa eden kudret biziz, bizim atalarımız, onların çabaları, çektikleri, öğrenip öğrettikleri ve kurulan insan düzenekleridir. insan evreni bilebilen ve bilinciyle dönüştürebilen yegane kudrettir. "et yığınıdır, atom çöplüğüdür" gibi tabirlerin de farkında olup bizzat yaratanıdır. komik olmayın, değerinizi proteine, karbona, altına paraya endekslemeyin. insan emsalsizdir.
