eve geldiğin de tüm yemeğin bitmiş olduğunu görüp yine de bir umut dolapta bir şeyler vardır ayarlarız deyip dolapta bi sikim olmaması ve evdeki yemeğe güvenip son paranı içeceğe sigaraya ve çikolataya verdiğimi fark ettiğim an.
Tek başıma köprüden geçmek zorunda kaldığım an. Benim için kabus bir durum yükseklik korkum yok ama tek başıma köprüden karşıya geçemiyorum. Ben adımımı atar atmaz köprüler beşik gibi sallanmaya başlıyor.
bilgisayarı açarken aniden mavi ekranın çıktığı an. hele bilgisayar emanetse sı*tık. mal mal pcyi açar kapatırım normal olarak faydası olmaz. en azından bilgisayar benimse ne olduysa oldu amk der içindeki dosyalara üzülürüm bu kadar.
Ağustostan beri nick değiştirmeyi beklemek, yazar olalı altı ay geçmesine rağmen değiştirememek, hayallerin yıkılması, kazanılmış yorgunluk.
Okul da uzadı bir video'da ben mi çeksem ne yapsam.
2005 yılında adana da kasaba yolunda bir arkadaşla jawa motorsiklet ile efil efil ilerken saat 2 yönünden üzerimize doğru saatte 60 km hızla koşan sivas kangalını gördüğümüz andır. islamın ilk şartını o andan beri her teklike anında telaffuz ederim.
bazı anlar vardır aynı deniz gibidir her tarafına dokunur hareket etsen de içinden çıkamazsın artık çaresizsindir. fakat seni destekleyecek bir kara parçası buldun mu o suyu yara yara çıkarsın. işte o kara parçası şuan bende yok ve şuan çok çaresizim. gözlerim kapalı ve sürekli ayaklarım karayı arıyor.
kumsaldan açıldım yüzüyorum epey açılmışım, bir an geliyor bakıyorum sahil çok uzak, öbür tarafa bakıyorum deniz sonsuz gücüm kalmamış dibe batıyorum ve yosun oluyorum. dibim hala kumsaldaki kum gibi ama etrafım deniz. karnım acıktı sanırım.