ev; hiç bir devletin kurallarının geçmediği, hiç kimsenin gücünün yetemediği en korunaklı en huzurlu en rahat anların yaşandığı yer olması itibarıyla yeri doldurulamayan bir sığıktır.*
Insan nereye giderse gitsin kendi evine döner dönmez bunu hissediyor. Kalıplaşmış, çok doğru bir cümle. Aksini sadece parkta oyun oynayıp eve girmek istemeyen çocuklar iddia eder * tabii onlarda kendince haklı.
insan evi için ömrünü verir çalışır, çabalar güzelleştirir.
Fakat bazen o evin içindeki insanlar öyle üzerler ki insanı, o aşık oldugun eve giresin gelmez, o ev artık bir mezardan ibarettir ne yazık ki...!!!
yurtta 2 sene kaldım.. bi dolu adamla pekinden , hong kongdan abdden almanyadan gelen.. güzeldi aslında.. 7-8 kişi bi mutfak , 2 tuvalet.. insan çevre yapıyo.. mutfak hiç boş kalmıyo paso birinin
arkadaşıyla arkadaş olunuyo.. tam ideal bakteri üreme ortamı yani.. bu sene kendi evime çıktım.. ev sobalı , 20 metrekare.. duşun suyunu duşa girmeden önce ısıtmak lazım , tek başımayım.. okuldan eve evden okula.. ama o perdeleri taktıktan sora eve bakıp gülümsediğim an var ya.. ya da annemler ziyarete geldiğinde onlara çay yapıp götürdüğüm an , gidilen binlerce partiye , tanışılan binlerce adama değer..
bayramda kapı kapı dolaşmaktan, tabak tabak tatlı yemekten ve sürekli o şık ama sıkıcı kıyafetle oturmaktan sıkılmış yazarın eve gelip yaydığında söylediği rahatlama cümlesidir.
misafirin evinde iken, herhangi bir hoşnutsuzlukta.
+ insanın evi gibisi yok ayten kalk gidiyoruz.
- noldu olm oturuyoduk.
+ yok biz kalkalım insanın evi gibisi yok. (ne ulan bu açmışsın açık oturumu ne konuştuğun var ne konuşmaya dahil olduğun.) zamanlarında kullanılsa iyidir.