insanın canını acıtmasını istediği şeylerdir aslında. tamamen kişisel yani. insan kendine acı çektirir belki 1 dakika belki 1 ömür.ne zaman acısı yeterli olur o zaman vazgeçer. ama hayat bu başka acılar çıkarır elbet.
sevdiginizin size seni cok seviyorum derken sizi gercekten hic sevmedigini ogrenmeniz. o gune kadar dunyanin en iyisi sandiginiz kisiyi, nefret edilenler listesinde zirveye taşımanız.
lise yıllarında bir kız çok sevilir, sonrasında bişeyler yaşanır ayrılınır. Barışma girişiminde bulunulur ama hiç biri başarılı olamaz. Yıllar geçmiştir fakat kız hep akıldadır. Her gün sokağından geçilir. Her gün sokaklarında dolaşılır semtinin, onla sokakta rastlaşma ihtimalini haklı çıkartmak için. Nikah memuru olunur. Rutin bir nikah kıyma olayını gerçekleştirmek için salona gidilir, bi bakılır ki bakışlarına esir olduğumuz gözleri ahu, meymenetsiz bi lavukla aynı masada. akabinde insan sevdiği kızın nikahına kıymak zorunda kalır. işte bu olayın insan ruhunda yarattığı duygusal yıkım, adamın gelmişine geçmişine beleş kamasutra dersi verir. Bi ara aklıma gelmişti böyle bi olay. Çok yeşilçam filmi izliyorum kabul ama sırf bu senaryo yüzünden trilyon verseler nikah memuru olmam la ben.