ne zaman hayata dair acıları olan insanları "ööf ne diyor bu?" diye söylenerek değil, anlattığı sanki kendi acımızmış gibi dinlemeye başlarız, dinleriz, çünkü bizde acılar çekerek olgunlaşmış, öyle hayatın anlatıldığı kadar kolay olmadığını anlamışızdır artık, dinlediğimiz şarkılarda, okuduğumuz şiirlerde, izlediğimiz filmlerde, hatta bazen saçmasapan şeylerde bile dalıp dalıp gidiyoruzdur, düşünüyoruzdur. o anlarda kendimize sorduğumuz soru "yarın ne giysem acaba?" gibi küçük kararlar değil "ne olacak halim?" ya da "hayat bana ne getirecek acaba?" tarzında olur.ki işte bu cüsseye, yaşa bakmaksızın kocaman bir kadın ya da adam olduğumuzun ispatıdır.
kendi ayaklarınızın üzerine basmaya terkedildiğinizde, düşecek olsanızda kendi kendinize denge kurmayı başarmanız için bir tekmede çevrenizden yediğiniz andır..
kişinin başına balyoz etkisi yaratan bi' olayın sonunda, bunun acısını hakkını vererek çektiği ve sindirebildiği zamandır.
başlığı okuduğumda kendime sordum, ne zamandır diye, hemen hatırladım.
lise 1'in son ayları, havalar güzel, iyice keyifliyim, istiklal marşını okumuşuz, gülüşerek okuldan çıkıyorum arkaşımla, evime doğru yürüyoruz. farkediyorum, cep telefonum hiç güzel çalmıyor, melodi sevimsiz. antenlerimi açıyorum her ihtimale karşı, acil durum moduma geçiyorum bilinçsiz. annem ağlıyor, "dedeni kaybettik" diyor.
ben 7 yaş birden büyüyorum.
bazen her$eyin umutsuz bir $ekilde dönü$üme uğramasiyla sonuçlanir. hayallenen $eylerin hiçbirinin gerçek olamayacağini anlamak bir $ekilde koyar ki$iye bunun yaninda ufak dozda da bir rahatlama söz konusudur. ama ne kadar rahatlarsan rahatla bir $ekilde özgüveninde çatlaklar olu$maya ba$lar ve ki$iliği nereye dayayacağini dü$ünmeye ba$larsin. Bazen ise bu durum insana gurur verir i$ler yolunda sevgiliniz, arkada$lariniz yaninizdadir. ideolojileriniz vardir. bunlar için ya$amaya ba$larsiniz. hayat ne kadar kelek çikartsa da ya$amaktan ho$lanir olur ve sürekli gülücükler dağitirsiniz, sorunlarinizla ilgilenmek onlari çözmek insana zevk verir. büyümek kötüdür her $ekilde insan pu$tla$ir.
(bkz: içinizdeki çocuğu besleyin.)
tam da masumiyeti kaybettiğin ana tekabül eder ki ; abilerden duyduğun ve salak salak ortalıkta söylediğin o küfürleri artık anlamlarını bilerek etmeye başladığın andır o..
polisin sizi arabaya çekip kimlik sorması, kimlik yok diye cevap verince "oğlum senin s.kin kalkıyor mu?" diye sorup sonra "kalkıyorsa kimliğini yanında taşıyacaksın artık" dediği andır.
hayatta tek başınızı kaldığınız ilk anda başlar.. sonrası her zaman gelir.
aşk acısını, ayrılığı,ağlamayı, hasret çekmeyi tamamen öğrenme sürecini kapsar.
Sabah sekizde, sacli sakalli rahat universiteli gencler okula gitmek icin belediye otobusune binerken( gerci sen o zamanlar sabahin sekizindeki hic bir derse gitmemissindir ama burda konu baska ), senin sirketten gelen servise bindigin andir, böle melul melul bakarsin efenim, ardindan vay anasini be diye de gayri ihtiyari bir laf cikiverir agzindan,is arkadaslarinin saskin bakislari onunde!
öss için dershaneye başladığınızda; hocaların size, sınavı kazanamazsan bir iki sene bekler, sonra askere gidersin sonra gelip işsizler ordusuna katılırsın dediği an.