iş hayatının sadece insan gücü üzerinden yürüdüğü iradenin yok sayıldığı , kişisel arzu ve ihtiyaçların sanki çokmuş gibi değerlendirildiği boktan bir dönem de yaşamak zorunda olmak.
lise yıllarında, 68 krediyle sınıfı geçebilecekken 67 krediyle sınıfta kalmak. bir sene verilen emekler, harcanan paralar, harcanan zaman, hepsi bir kredi yüzünden çöpe gider. lanet olsun senin gibi matematikçiye be adam.
sabah güneşin aydınlattığı odandan yumuk gözlerle yeni bir güne başlamanın verdiği mutluluk ile domates-peynir-ekmek üçlemesine inat, menemen yapacağım diye girdiğin mutfakta, en büyük performansı sergileyerek doğradığın ince ince biber ve soğanların üzerine son olarak eklediğin rendelenmiş domatesin mutfağı kapladığı koku, iyiden iyiye iştahınızı açmıştır. artık geriye kalan, yumurtanın ekleneceği o son bölümdür. ekmek dilimlenir, çay konulur.
ve o son eklenen yumurtanın bayat olması, o güzelim günün içine ve kahvaltı zevkine sıçar. dökersin bütün menemeni çöpe. ve yemek yemek zorundasındır ilaç içmek için. kuru ekmek yersin zorla. soğursun hayattan.