vasat film. oyuncuların rollerine kattıkları ekstra bir şey yok.mesela brad pitt'in oynadığı rolü herhangi bir oyuncu da oynayabilirdi. pitt filme popülarite ve gişe için koyulmuş gibi geldi bana. tabi ki christoph waltz amcanın inanılmazın da ötesinde oyunuculuğunu bunun dışında tutuyorum. zaten filmde onun dışında elle tutulacak pek bir şey yok.
izlerken boşa zaman harcamıyorsunuz ama isimleri görüp de fazla kaliteli bir film için heveslenmeyin derim.
yok yahudi yalakası bir filmmiş, yahudilerin propagandasını yapıyormuş falan fıstık. ilk olarak film bir kurgu. türkçe'sinin ismini maalesef bilmediğim counterfactual history denen türün bir örneği. yani "ya x olsaydı ne olurdu?" sorusu baz alınarak yapılmış bir film.
nedir peki bu counterfactual history denen şey önce ona bir göz atalım. ** gerçekte olmayan, ama olma olasılığı olan olaylar üzerinedir. bir örnekle açıklayalım: ya naziler savaşı kazansalardı ve amerika'yı işgal etselerdi ne olurdu?
filmde de böyle bir şey var aslında. yaşanmış tarihin tam tersi: naziler değil de yahudiler kıyım yapıyor. bu bakımdan "alternatif tarih" denen türün içine de girmektedir film.
uzun sözün kısası intikam fantazisi gibi bir şey aslında. valla ben bi yalakalık göremedim. adam sadece tarihi tersten yaşatmış filmde. kurgu sonuçta. hayalgücünün sınırı var mı?
bu filme entry girmediğimi az önce farkettim sözlük. utandım kendimden gerçekten.
büyük aşkım quentin tarantino nun muhteşem filmi. o ne güzel bir hayal ürünüdür yaa. olaylar tarantino nun hayal ettiği gibi olsaydı, çok ilginç olurdu gerçekten.
oyunculuğunu sevdiğim brad pitt filmde pek bi varlık gösterememiş. bildiğimiz gibi tarantino, filmlerinde tek bir oyuncu üzerinde yoğunlaşmaz. bazen hiç ummadığımız karakterler ön plana çıkar. işte bu filmde o kişi de kuşkusuz Christoph Waltz dır.
ben en çok barda geçen bölümü sevdim. ordaki diyaloglar süperdi...
christoph waltz'ın başrolünde olduğu, çatır çatır oynadığı insanı hayran bırakan quentin tarantino filmi. sürekli bir almanın bir yahudiyle aşkını gösteren ikinci dünya savaşı filmlerine cevap niteliğindedir. tarantino yahudi soykırımını kendi dünyasında yargılamış ve soykırımın mimarı olan tüm almanları bir sinema salonunda cayır cayır yakmıştır. filmin sonu beni benden almıştır...
brad abinin o kadın ajanın kurşun yarasından içeri parmağını soktuğu sıralarda, yapma aq tamam kes, kadın yalan söylesede yapma aq gibi feryat figan bağırtan filmdir. lan öyle işkencemi olur, açık yaranın içine parmak sokmak ne abi? nasıl bir manyaklıktır bunu düşünen. ha iğrendim ama saygıda duydum bunu düşünen bizden değildir, normallik sınırlarını geçmiş birisidir. yeni bir siyasi mesaj vereyim kaygısıda yok bu filmde anladığmız kadarıyla. zaten bilinen naziler kötüdür, yahudiler suçsuzdur fikrine bağlı kalınmış bir fantezi film. based on a fake story işte...
beni son derece hayal kirikligina ugratan film. bu kadar agir bir yahudi propogandasi beklemiyordum dogrusu. ama brad pitt'in southern aksanina bayildim. hele bir de italyanca konusmaya calismasi tumden yardi beni.
propogandanın dibine vurmuş film. yine de gerçek olmadığını bilmek duygularımın okşanmasına feci derece etki etmiş ve film boyunca hiçbir şey hissedememişimdir. oyunculuklar muhteşem, sıkılmadan izledim ki çabuk sıkılırım. hoş zaman geçirmek için izlenebilecek bir film olmakla birlikte niteliksizdir.
filmde teğmen aldo raine nin ilk göründüğü karede yani chapter 2 nin hemen başında elinde bulunan sarı eldivenler, yine başrolünde brad pitt in oynadığı fight club filmine göndermedir. hatırlayacağınız üzere tyler durden, marla singer ile deliler gibi sevişirken, çırılçıplak bir şekilde sadece elinde bu sarı eldivenleri bulunduruyordu. zaten tarantino nun sevdiği filmlerden bazı küçük enstantaneler kullanarak kendi filmlerine kattığını biliyoruz.
brad pitt'in oyunculuğunu sabitleyemediği film. başta farklı sonda farklı biri gibi. ilerleyen bölümlerde öne çıkan çene filmin başında yok mesela. bazı sekanslar müziği ile birlikte çok ani kesiliyor. bu da geçişleri sıkıntıya sokuyor. ancak bu iki zayıf noktasına rağmen senaryosu, hitler tiplemesi ve christoph waltz'ı ile çok güçlü bir film.
nazilere duyulan nefretin haklı bir sebebi olduğunu veri kabul etmiş, fakat haklı sebebin altını yeterince açıklayarak doldurmakla uğraşmamış tarantino filmi. 2. dünya savaşı sırasında geçer ve filmin kurgusu tarihteki gerçek olayları sonlara doğru değiştirmiştir. seyretmeye değerdir ama bazı şiddet sahneleri duyarlı kişilerde rahatsızlığa yol açabilir.
------spoiler--------
şiddet sahneleri kısa fakat konsantre, şiddet sahnelerini önceleyen gergin sohbet sahneleri ise alabildiğine uzundur. ayrıca barda oynanan enteresan tahmin oyunu da akıllarda kalası ve oynanası bir oyundur.
------spoiler--------
tarantino'nun ellerinden savaş filmi ancak bu kadar güzel olabilirdi. yan karakterlerin oyunculuğuda mükemmel, ancak hitler'de insanı rahatsız eden bir gariplik vardı tam olmamış. ayrıca brad pitt'le ilk çalışması değildir. (bkz: true romance)
buram buram tarantino kokan film... yahudi propagandası hiç bu kadar kötü kokmamıştı. yahudilerin götünü nasıl yalayalımın bir yarışmacısı olduğunu bilseydim, seyretmezdim; zira bıktım artık bu "3. reich'i az ve nitelikli adamlarla nasıl sikerttik" temalı fetişlerden. bir yahudi dünyaya bedeldir, alman ordusunun korkulu rüyası sopalı iri yahudi, bla bla bla... elbette film özgün bir şey sunmuyor, izlerken daha önce izlediğiniz bir kaç film aklınıza geliyor, siz onları düşünürken film bitiyor. christop waltz'a rağmen, hayatımdan akıp giden iki buçuk saatimi geri istiyorum!
tarantino nun gelmis gecmis en kotu filmi olmaya aday bir yapim. asiri derecede yalaka olmasini gectim kill bill ve reservoir dogs karisimi bir tema yapip orjinallikten de uzaklasmistir.
sadece yonetmekle kalmayip bir de senaryosunu yazan tarantino yaptigi bu ass kissing ile gozumuzden dusmustur. filmde iki bucuk saatlik zaman kaybi, christoph waltz u saymazsak brad pitt dahil etkin bir oyunculuk ta yoktur.