türkiye'de çok yanlış bir şekilde öğretilen yabancı dil. normalde konuşmaya dayalı olarak öğretilmesi gerekirken, tıpkı normal dersler gibi ezber mantığına dayalı olarak gidilmektedir. öğrencilere konuşma ve anlama konusunda hiçbir şey öğretilmiyor. dolayısıyla kaç sene eğitim almış olursak olalım, hiçbir şey bilmiyor oluyoruz. ne öğreniyorsak kendi çabamızla öğreniyoruz.
türkiye'de herkesin bildiğini iddia ettiği ama hakkıyla bilenin çok az olduğu dil.
ingilizce bildiğini söyleyen kalabalıktaki oranı %15 civarıdır (küsuratlı rakam vereyim de salladığım anlaşılmasın!). öğrenmesi kesinlikle zor değildir ama hakkıyla öğrenmesi en zor dil olabilir. ustalaşmak cidden zordur. türkçe ile çok zıttır ve türkiye'de öğrenilmesi de sanırım bu yüzden hiç de kolay değildir.
alt yazılı filmler, yabancı youtube kanalları takip etmek bi yere kadar, pratik lazım deyip fellik fellik prof eğitim veren kurs bakıyorum. gerekirse bi koşu avrupa yapıp gelesim de var. niye şakır şakır ingilizce konuşmamayım bende? neden sağda solda adres soran yabancılara bülbül gibi adres tarif etmeyeyim?
neden iş için başvurduğum şirketlerde cv'me ingilizce biliyor mu sorusuna eh işte şıkkını işaretleyeyim. koydum kafaya aga. çözecem bu işi. şimdilik çevremdeki arkadaşların tavsiye ettiği yakından inceliyorum ama du bakalım. fiyatta ve prensipte anlaşırsak beni kadrolarına ve renklerine bağlarlar. yoksa önümüzdeki kurslara bakarız. ama benim için şampiyonluk olan o ingilizceyi her türlü koparıcam onda şüphe yok.
ingilizce öğrenmek kelimelerin türkçe karşılığını bilmekten geçer. mesela dondurmanın ice cream, yazın summer plajın da beach olduğunu biliyorsanız az çok zihninizde bir şeyler canlanır ve orada okuduğunuz yazının ne anlama geldiğini hemen anlarsanız.
Cümle Yapısı Türkçeden apayrı olduğu için biz Türklerin zorlandığı bir dil, çünkü cümlenin öğeleri düşündüğümüz sırada gitmiyor. Ki bu yüzden konuşmak için türkçe düşünmeyi bırakıp ingilizce düşünmeye başlamamız gerekiyor. Ayrıca türkçe gibi her heceyi hakkıyla seslendirmedikleri ve konuşurken çoğu heceyi hatta bazen kelimeleri yuttukları için ilk başlarda anlamayıp afallamamız çok normal, zamanla kulak alışıyor.
Konuşmayı bilen kendini kral zanneder ama kimsenin umurunda değildir, bilmeyenler kesinlikle ezik, cahil damgası alır. Şaka bir yana yıllardır görüyoruz hâlâ çok çok basit cümleler kuramayan ve ezberle geçilebilecek bir ders olmasına karşın kalanlar var. Çok ilginç ya.
Türkiye şartlarında konuşuyorum, temel ve orta seviye hadi eyvallah ama ileri seviye ve anadil düzeyinde isterseniz dil kursunun allahına gidin yine belli bir şeyi aşamazsınız. Konuşma zaten tamamen pratik ve kabiliyet. Ve dil öğretiminde yaygın olan şu grammar fetişizmine de bir son vermek gerekiyor. Adama bakıyosun hazırliklar okunmuş past perfectler simple futurelar verb patternlar full ama iki kelimeyi bir araya getiremiyor. Bir film izlese bırakın altyazısızı ingilizce altyazıyla bile anlayamıyor.
yeni bir method kullanarak her gün trafikte öğrendiğim dildir. her gün sadece 20 dakikalık dinle tekrar et mantığıyla hem trafik nasıl geçiyor anlamıyorsun, hem de ingilizce öğreniyorsun. eğer tamamladığımda başarılı bir sonuç elde edersem burada paylaşacağım.
Dünyanın en iyi lisanı değildir.
Dünyanın en hoş tınılı lisanı da değildir.
Dünyanın en matematiksel, mantıklı dili hiç değildir.
Dünyanın en adapte olabilen dili zaten değildir.
Dünyanın diğer dillerini orjinal kelimelerle besleyen en' dili olmamıştır.
Ama ilginç biçimde şuna benzer bir durumu vardır ; ayrı ayrı bakınca kötü, bütün olarak bakınca iyi.
ne kadar bilirseniz bilin geliştirmeniz gereken dil. terminolojiye vakıf olmak çok önemli bir şey bütün alanlarda. okuma hızını, kendini ifade etme yeteneğini. devamlı ilerletmek lazım. bunu biliyorum 2. dil öğrenim kafasına girmenizi pek tavsiye etmem çok özel durumlar haricinde.