en rahat öğretmenliktir. bu yüzden türkiye'deki ingilizce eğitimi seviyesi diplerdedir dünya standartlarına göre. kelimeleri ezberlet, cümleleri ezberlet sonra da "80 aldın geç.." mantık budur. şimdi nasıldır bilmiyorum ama ben ortaokuldayken buydu mantık. bu şekil bir eğitim veren öğretmenlerim ne kadar ingilizceye hakimler merak etmiştim sonradan. bu bölümü okumuyorum ama okuyanlar anlamıştır beni sanırım. inşallah o şekilde rahat etmezler öğretmenlikeri esnasında. belki bir şeyler değişmiştir.
ediyşın: öyle sanıldığı gibi ingilizce ile alakalı bir şey yok. bölüm bebelere balon tarzında işliyor. çocuklara ingilizce'yi sevdirmekle kafayı bozmuş, sürekli maket bebekler yaptırıp eğitimde kullandırtmaya çalışan pek zeki(!) öğretim elemanlarının eşliğinde leziz bir ortamdan ibaret. ingilizce'den ziyade mühendislik ile tiyatro'nun birleşimi olan bir bölüm diyebiliriz. zira sürekli kağıt makas, cicili kartonlar elimizde ve action!
türkcenin dahi akıcı ve dogru konusulmadığı bir ülkede ingilizce ogretmek..
zor iş baya zor iş öyle böyle değil. ciddi sabır ister özellikle ılk ve orta derecelı devlet okullarında!
sunumları, ödevi, projesi, ders planları gına getiren bölüm fazla sorumluluk kaldıramam derseniz gitmeyin ayrıca vize belki olmayabilir ama final olmaz diye bir şey yok gayet de güzel yapılıyor. (bkz: uludağ üniversitesi)
yazmadan önce çok iyi düşünülmesi gerekilen bir bölümcük. lise de kolay diye tabir edilen ama iş teoriye geldiği zaman tabiri caizse adamın anasını ağlatan bölümdür aynı zamanda. hele, hele öğretmen olmaya niyeti yoksa er kişinin, işi yaştır yaş.
12 yıllık zorunlu eğitim sonrası işin kaymağını yiyecek yegane branşlardan biridir.ilköğretim kademesi açığında çok bir değişme olmaz belki ama lisenin zorunlu hale gelmesi mevcut ingilizce öğretmeni açığını şimdikinin iki ya da üç katına çıkaracağı kesin.şanslı branş.
Doğuda yapılması daha zor olan meslektir. Grammar ağırlıklı eğitim verilmesine karşıyımdır. Konuşmayı anlayıp, cevap veremeyen öğrenciler bolca mevcuttur.
ilkokulda diğer branştaki hocalarında yapabildiği öğretmenliktir.
(bkz: yaşadım biliyorum)
2 yıl boyunca ev ekonomisi hocalarından ingilizce dersi almakla birlikte, computer'i kimyonter olarak öğretmelerini unutamam.
son sınıfa kadar hiç zorlanmadan geldiğim bölümdür.* 40 kişilik sınıfımda kimsenin alttan dersinin olmadığı en düşük ganonun 3.45 olduğu bir bölümdür ayrıca. okuması zevklidir. çocuklara yabancı dil öğretimi dersi, drama dersi, materyal hazırlama ve geliştirme dersleri, kültürlerarası iletişim, etkili iletişim, almanca, süreçli yazma vb. dersleri görürsün eğitim bilimleri derslerinin yanında. materyal hazırlarsın, fon kartonlarıyla bir şeyler çizer kesersin, çocuk şarkıları ezberlersin, oyunlar oynatırsın -ki kitabı kolunun altına alıp derse gelen klasik öğretmenlerden olmayasın diye. vize final haftası diye bir şey yoktur. dönemin 2. haftası sunumlar başlar ve sene sonuna kadar böyle devam eder.. * ama her üniversitede böyle değil, pratikten ziyade teori ağırlıklıymış valla öyle diyolla. *
artık yığılmanın esiri olmuş bölüm.
matematiğin iyiyse kpss de diğerlerine göre avantajlısın.
iyi değilse tarihe ve vatandaşlığa yüklenmek zorunda kalırsın o ayrı.
neyse. mezun olursun atanırsın falan.
iyi puan alırsın.sonra zorunlu görevimi batıda yapmanın avantajını kullanır köy okuluna atanırsın.
sonra ne mi olur.
ben idealist öğretmen olacağım yeah grammer gibi çağdışı teknikleri kullanmayacağım dersin.
bir de bakarsın program grammer üzerine kurulu.
speaking e vakit ayırayım dersin bir de bakarsın zil çalmış süre bitmiş.
ve her şey kursağında.
sonra negatif çıktılar...
çözüm: 3-4 yaşlarında yabancı dile maruz bırakılmalı çocuk.
birinci sınıfta öğretmen onu iyice şekillendirmeli.
yabancı dil kulağına sahip oluncaya dek çeşitli görsel ve işitsel araçlarla tam kıvanıma getirmeli.
aslında her şey bu kadar basittir.
onu zorlaştıran insanlardır.
denediğim ve nasıl bir şey olduğunu gördüğüm bir meslek olarak diyorum ki eğer sevilirse bütün meslekler gibi zevkle yapılır.özellikle de küçük yaş grubuna yeni bir dil öğretmek çok eğlenceli.