ingilizce nin türkçe den daha iyi bir dil olması

entry269 galeri0
    18.
  1. ingilizcenin kendi bünyesinde bulundurduğu kelime sayısının 100 ü geçmediğini bilmeyen bünye düşüncesidir. dilin neye göre ve kime göre iyi olduğu tartışılır olduğu için içi boş bir önermedir.
    8 ...
  2. 17.
  3. türkçe - Üç travesti cadi üç Swatch saatin butonuna bakiyorlar. Hangi cadi hangi Swatch saatin butonuna bakiyor?
    ingilizce - Three switched witches watch three Swatch watch switches. Which switched witch watch which Swatch watch switch?

    şimdi hangisi daha iyi ?
    * * *

    düzenleme*; sanki daha önce yaşadığım bir şeyi tekrar yaşıyormuş gibi oldum. hani siz zenciler deja vu diyorsunuz ya aynen öyle.
    11 ...
  4. 16.
  5. ingilizce'nin daha çok kelimeye sahip olmasından ileri gelen durumdur.bu durumun da sebebi ingilizce'nin gelişme alanının bulunması hatta dünyanın büyük bir kısmında yıllarca bu dilin konuşulmasıdır.
    3 ...
  6. 15.
  7. saçmadır. ingilizce 800-900 yıllık bir dil iken türkçe'nin 5000 yıllık yazı kanıtları vardır. daha öncesinin de olduğu kesindir.
    4 ...
  8. 14.
  9. böyle düşünen insanlara soruyorum küfür etmek istediğiniz de ingilizce edebileceğiniz küfürlerle türkçe küfürleri karşılaştırın. yaratıcık, içtenlik, rahatlık hangisin de var tabi ki türkçe de şimdi ne kadar yanlış yaptıgını anladın dimi my diccckkkk.*
    3 ...
  10. 13.
  11. tamamen saçmalıktır, türkçede kelime dağarcığı inanılmazdır. ingilizcede basa arkaya ek koyarak saçma saçma kelimeler ortaya çıkar.*
    7 ...
  12. 12.
  13. "iyi" lik kavramının hangi kriterlerce tespit edildiği belli olmayan önerme: oeh tanıma bak.

    madem etimolojik bazı bilgiler verilmiş başlık altında bu konu hakkında söylenecek bir çift lafım var.

    şimdi türkçemize giren ve tarihi pek eski olmayan kelimeler var. fakat biz onları öylesine benimsiyor ve kullanıyoruz ki dilimize girmiş olan ve tarihleri epey gerilere giden sözcüklere bok atıyoruz.

    turkcenin arabcadan ve farscadan alinti yaptigi dogrudur ve iyide olmustur. bugun ovune ovune bitirilemeyen ingilizce, solucan yuvasi gibi yabanci sozcuklerle doludur. ve kesinlikle turkcenin esnekligi ve yaraticiliginin yanindan bile gecemez.

    dil faşizmi yapmaya gerek yok. "örnek" ne kadar türkçe bir kelime ise "misal" de o kadar türkçe bir kelimedir. "örnek" i kullanıp "misal" e bok atmak saçmalıktır. ikiside olsundur ki çeşitlilik sağlansın, zengin bir düşün dünyası oluşturabilelimdir. sinirimden cümlelerimi toparlayamadığımdan hemen attila ilhan gibi güçlü bir yazara sığınıyorum ve attila ilhan'ın yaptığı bir röportajın bir kısmını buraya aktarıyorum.

    "...ben ayrılırken oradaki türkolog bana döndü ve çok güzel bir istanbul türkçesi ile "türkçeyi ne yapıyorsunuz?" dedi. ben çok şaşırdım. "ne yapıyoruz?" dedim. "çatısını, iskeletini kırıyorsunuz." dedi. ve bana kısaca izah etti ki özleştirme dediğimiz şey, saçma sapan bir şeydir. türkçe bugün islam kültür çevresi içindedir. bu kültürün temeli de arapça ve farsçadır. bizim dilimizde bunların bulunmasından tabii bir şey yoktur. temizlemeye kalkmak çok büyük bir yanlıştır. ben dedim ki, "latince ve yunanca kelimeleri atarsanız fransızca ne olur?" 200-300 kelime kalır. hiçbir gocunmaları yok adamların bu yüzden. bunu icat ettiler bizde, özdeşleştirme yapalım diye. kafam benim bu işe hiçbir zaman yatmamıştır. bir ara taktım, "yanıt" kelimesi var, hiç sevmiyorum. yanıt kelimesi acaba öteki türklerde ne? yanlış hatırlamıyorsam sekiz türkçe konuşan kavime sorduk bunu. çok şaşırtıcı bir sonuç geldi. hiçbiri yanıt demiyor bir kere. ikincisi cevp, cuvb, civb ama hepsi cevap. çeşitli şekillerde söylüyorlar. bir kere sen medeniyetini bil arkadaş. sen bu medeniyetin çocuğusun. sen bu medeniyetin içinde yeni bir sentez yapacaksın. sen bu medeniyetin içinde sosyalizm yapacaksın. önemli olan metod. metodu alacaksın, biz bunu sosyalistler olarak yapamadık türkiye'de."
    3 ...
  14. 11.
  15. 11.
  16. türkçeye bok atmak isteyenlerin çıkarttığı durum.
    11 ...
  17. 10.
  18. dilimize ne kadar vakif oldugumuz ve sahip cikamadigimizin gostergesi olarak genc beyinlerde duhul eden anlamsiz bir fikirdir...

    Turkce gerek kelime zenginligi gerekse kullanilan zaman kaliplari acisindan ingilizce ile mukayese edilmeyecek kadar guzel bir dildir. ancak globallesen dunya degerleri icerisinde, anlasabilmek ve iletisimi kolaylastirabilmek icin cok daha basit bir dil olan ingilizcenin tercih edilmesini de yadirgamamak gerekir...
    2 ...
  19. 9.
  20. türkçe - afyonkarahisarlaştıramadıklarımızdan mısınız?
    ingilizce - are you one of those people whom we tried unsuccessfully to makeresemble the citizens of Afyonkarahisar?

    şimdi hangisi daha iyi ?
    * * *

    düzenleme*; why did you minus vote this entry? do you really hate turkish?

    not; uyarı için sen de mi brutus e sonsuz sevgiler.
    107 ...
  21. 8.
  22. turkcelestiremediklerimizden mi?

    duzgun ve dogru kullanabilindigi taktirde dunyanin en islevsel dillerinden biri olan turkce nin, populer bir dil olan ingilizceyle anlamsiz bir sekilde kiyaslanma cabasidir.
    12 ...
  23. 7.
  24. 6.
  25. doğru olmayan durumdur. zira türkçe'deki türetme kapasitesinin yanında ingilizce'ninki pire kadar kalır. Ayrıca türkçe dünyanın en eski dillerinden biri olduğundan dolayı çok gelişmiştir, oysa ingilizce bir dil için çok çok yenidir.
    36 ...
  26. 5.
  27. bir dilin tarihsel olarak eski olması ile kullanışlılığı arasındaki farkı ifade eden durum.
    3 ...
  28. 4.
  29. yoktur öyle bir şey.
    ingilizce'nin tarihi şunun şurasında 300 yılı bulmamakta.
    türkçe'nin tarihi ise yaklaşık iki bin yıl kadar geriye gitmektedir.(atatürk yaptığı çalışmalarda bu tarihi beş bin yıl kadar geri götürüyor fakat hadi iki bin diyelim)
    ingilizce sözcük dağarcığını fransızca'dan, gramer yapısını almanca'dan alan yapma bir dildir.(kast ettiğim "old english" değil) daha fazla teknik detaylara girmek istemiyorum efendim.

    ---wikipedia----
    English is an Anglo-Frisian language. Germanic-speaking peoples from northwest Germany (Saxons and Angles) and Jutland (Jutes) invaded what is now known as Eastern England around the fifth century AD. It is a matter of debate whether the Old English language spread by displacement of the original population, or the native Celts gradually adopted the language and culture of a new ruling class, or a combination of both of these processes (see Sub-Roman Britain).

    Whatever their origin, these Germanic dialects eventually coalesced to a degree (there remained geographical variation) and formed what is today called Old English. Old English loosely resembles some coastal dialects in what are now northwest Germany and the Netherlands (i.e., Frisia). Throughout the history of written Old English, it retained a synthetic structure closer to that of Proto-Indo-European, largely adopting West Saxon scribal conventions, while spoken Old English became increasingly analytic in nature, losing the more complex noun case system, relying more heavily on prepositions and fixed word order to convey meaning. This is evident in the Middle English period, when literature was to an increasing extent recorded with spoken dialectal variation intact, after written Old English lost its status as the literary language of the nobility. It has been postulated that English retains some traits from a Celtic substratum.[5][6] Later, it was influenced by the related North Germanic language Old Norse, spoken by the Vikings who settled mainly in the north and the east coast down to London, the area known as the Danelaw.

    The Norman Conquest of England in 1066 profoundly influenced the evolution of the language. For about 300 years after this, the Normans used Anglo-Norman, which was close to Old French, as the language of the court, law and administration. By the fourteenth century, Anglo-Norman borrowings had contributed roughly 10,000 words to English, of which 75% remain in use. These include many words pertaining to the legal and administrative fields, but also include common words for food, such as mutton and beef.[7][8] The Norman influence gave rise to what is now referred to as Middle English. Later, during the English Renaissance, many words were borrowed directly from Latin (giving rise to a number of doublets) and Greek, leaving a parallel vocabulary that persists into modern times. By the seventeenth century there was a reaction in some circles against so-called inkhorn terms.

    During the fifteenth century, Middle English was transformed by the Great Vowel Shift, the spread of a prestigious South Eastern-based dialect in the court, administration and academic life, and the standardising effect of printing. Early Modern English can be traced back to around the Elizabethan period.

    ---wikipedia---

    (bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)

    edit: türkçe'nin tarihsel köklerinden gelen bu güç onun işlevselliğini de gösterir. türkçe sondan eklemeli diller grubuna dahil olduğundan her türlü sözcüğü türetebilirsiniz kolaylıka. türkçe'de "diftong" olayı olmadığından (istisnalar vardır) ingilizce'den ve bilimum dillerden daha estetikdir ayrıca. melodisi ve ruhu vardır.

    edit 2: eksi vermek kolay sayın saygın yazar. eğer farklı bir düşüncen varsa ve bunuda kanıtlayabiliyorsan yaz da biz de bilelim.
    119 ...
  30. 3.
  31. dillerde iyilik ya da kötülük vasfı tartışılmaz. her dil iletişim sağlamak adına vardır. uluslararası tek bir dil olmasının dünya sahnesindeki tek işlevsel rolü hızlı bilgi akışını sağlamaktır.
    "daha iyi derken" kasıt ne üzerinden yürür? bu yüzden ifade anlamında doğruluğundan şüphe edilir.
    latince-fransızca-ingilizce zincirini bozacak dördüncü bir dilin gelmeyeceğinin garantisini kimse veremez.
    o vakit kalkıp da falanca dil türkçe' den daha iyi denilmez.
    11 ...
  32. 2.
  33. bunu diyen bunu da dedi: ingilzler türkiyelilerden daha iyi.
    10 ...
  34. 1.
  35. cogu turk kabul etmese de bu bir gercektir. her yonden daha iyi olan ingilizcenin turkceden iyi olmasi durumudur.
    20 ...
© 2025 uludağ sözlük