dil bilimcisi değilim sözüm ne derece otorite olur bilmem ama benim fikrimce türkçe daha zengin bir dil. zor olması da bundan kaynaklanır. hem dil bilimciler türkçe için güneş dil derler.
ingilizlerin bile türkçenin yapısına hayran kalırken oldukça saçma olan bir düşüncedir. Adamlar kendileri bile diyorlar "türkçe, güzel bir dil." diye. Bu düşünceye sahip olan kişi sadece emperyalizmin bizlere aşıladığı aşağılık duygusuna kapılmıştır.
türkçe'den size zahmet arapça ve farsça kökenli kelimeleri çıkarırsanız siz de kolayca hangi dilin daha 'x' olduğuna kanaat getirebilirdiniz.
şimdi bu yukarıdaki cümleden misal: zahmet-arap-fars-kelime-kanaat ve bitabii son cümlemden de cümleyi ve misal'i ve bir de bunu dedikten sonra kullandığım bitabii ve son olarakta en son dediğim cümle kelimesini (ve bu demin ki kelimeyi de) çıkartalım ve bir sonuca varalım dilerseniz hep beraber!
unutmayalım ki lüzumsuz yere fanatiklik yapmak hiç tasvip edilesi bir tutum değildir. (buradan çıkarmanız gereken kelimeler de ev ödeviniz olsun!)
başlığın tanımı evde oturup türklerin daha neyine bok atabiliriz diye düşündükten sonra akla gelmiş saçmalıktır.
dil kültürün taşıyıcısıdır ve dünya üzerinde en zengin kültüre sahip milletlerin başında türkler gelir.ingilizcenin kökeni 13.yy'a dayanmaktadır.türkçe ise tarihin en eski dillerinden biridir bunu destan dönemi yaşamış olmasından anlayabiliriz,dünya üzerinde destan dönemini yaşamış zengin kültüre sahip çok az millet vardır,bunlardan birisi türk milletidir.konuşurlarının sayısının çok olması demek bir dilin zengin ve köklü olmasını ifade etmez.Devlet politikaları ve medyanın sayesinde ingilizce gibi dillerin çok kişi tarafından konuşulması sağlanmıştır. Bu yüzden bir dilin büyüklüğü o Dili konuşanların sayıları ile doğru orantılı değildir.bir dilin büyüklüğü;eski yazılı eserlere sahip olmasına,geniş coğrafyada konuşulmasına,anlatım olanakları bakımından zengin olmasına,sözcük sayısının çokluğuna,yeni kelime türetme kabileyetine bağlıdır.buna göre türkçe'yi ve ingilizce'yi karşılaştıralım.
1-bilinen en eski türk yapıtlarının geçmişi 1250 yıl öncesine dayanan orhun abideleridir.ingilizlerin ise böyle bir şeyi yoktur.
2-Türkçenin konuşulduğu coğrafya 20 - 90 doğu boylamları ile, 33 - 65 kuzey enlemleri arasıdır. Bu coğrafya kuş uçuşu, doğudan batıya 6 - 7 bin kilometre; Kuzeyden güneye 3 bin kilometredir.ingilizce ise bütün dünyada dolaylı veya dolaysız yoldan 2.1 milyar insan tarafından konuşulmaktadır.fakat uyguladıkları politikalar sömürgeci olmaları sayesinde bu kadar geniş coğrafyada konuşulmaktadır.türkçe ise böyle baskıcı bir politika uygulanmamasına rağmen dünyada geniş bir coğrafyada konuşulmaktadır.
3-türkçe'de bir kelimeyle anlatılan bir şey ingilizce'de bir cümlede zor anlatılır.Sözcüklerin kavram ve durumlara uygunluğu ve insan zihninde canlandırdığı biçimler, yeni kavramların anlatımındaki kolaylık türkçede başka dillerle karşılaştırılamayacak kadar güçlüdür.Prof. Dr. Oktay sinanoğlu atomlardaki elektronlarla ilgili oluşturduğu bir kurama eksiciklerin kaçınımı adını vermiştir. Bunun ingilizcesini de latinceden türetmiş. Çünkü ingilizce bilimsel terimlerini kendinden değil latince ya da eski yunancadan almaktadır. Burada oktay sinanoğlu:Ben eksiciklerin kaçınımı'nı sokakta herhangi bir vatandaşa sorsam, eksiltili birşeylerin birbirinden kaçması olarak cevap verir. Fakat ingilizcesini türettiğim sözcüğü okumuş bir amerikalıya sorsam o bilemez,diyor. Yani türkçede oluşturulan herhangi bir terim ne kadar zor olursa olsun o Bilim dalı hakkında insanların zihninde hemen bir şeyleri çağrıştırıyor. Bu da dilimizin ifade olanaklarının ne kadar büyük ve zengin olduğunu gösteriyor.
4-TÜRK Dil kurumunun halk ağzında yaşayan sözcüklerin yöre insanından derlenmesiyle oluşan tarama sözlüğü'nde beş yüz bine yakın sözcük vardır.ingilizcenin söz varlığının %50'si latin,%15'i antik yunanca,%10'u diğer, ancak%25 ‘i anglosakson kökenlidir. Bu yüzden ingilizcedeki kelimelerin %75'i yabancı dillerden alınmıştır.ingilizce'de ise şuan yaklaşık olarak bir milyon sözcük vardır.
5-ingilizce'de belli kurallara göre yeni terim türetme yeteneği yoktur.Bilgisayarda "ana bellek" e RAM denir. Bunu türetmek için, Random Access Memory kelimelerinin baş harfleri alınmış. Bilgisiz bir Türk'e bellek derseniz, belleklemekle, hafızayla ilgili olduğunu en azından tahmin eder. Bilgisiz bir ingilize RAM deseniz, hiçbir şey anlamaz.türkçe'de ise kelime türetmenin birden fazla yolu vardır.örneğin türkçe iki kelime birleştirerek yeni bir kelime elde edilir.(hanım-eli)iki kelimeden diğerinin bir kısmı kesilerek diğer kelimeye eklenir.(örneğin ilgi çekiciden ilginç)yapım ekleriyle yeni kelimeler türetilir.(örneğin sudan sucu gibi)bunları artırmak mümkündür.
iyinin neyi ifade ettiğine göre değişen bir durumdur. mevzu zenginlik ise, o dilde tek bir kavramı kaç farklı sözcükle ifade edebildiğinize bakmak lazım gelir. bu konuda türkçe, ingilizceden daha iyidir.
eğer konu, dilbilgisinin kolaylığı ise, ingilizce, basit olması ve belli başlı ve az istisnalar dışında birkaç kurala bağlı geliştiği için daha kolay ve dolayısıyla daha iyidir.
dilin her anlamda kalitesi ve derinliği konumuz olacaksa da, hangi dilin daha fazla coğrafya gezdiğine ve bugüne kadar kaç farklı ulusun anadil olarak konuştuğuna bakmak gerekir. bugün ingilizcenin en yaygın dil olması, ingilizce terimlerin yaygınlaşıp türkçe karşılıklarını bulma ve varsa kullanma konusundaki yetersizliğimiz nedeniyle algıda yanılsama yaşanabilir. kişisel kanaatim, bu başlıktaki yargının tamamen yanlış olduğu yönündedir.
daha çok harfe, kelimeye sahip, daha eski, daha yeni, daha çok kullanılan bir dil olur ama daha iyi bir dil nasıl olur? diye düşündüren iddia. hangi kriterlere göre "iyi". bunun kıstası nedir ki. olabilir mi ki.
bir dilin ne kadar ayrıntılı bir bilim dalı olduğunu kavrayamayan yazar saçmalaması. kime göre? Neye görE? Buyrun karşılaştırın, cevaplarınızı bekliyorum..;
ingilizce dunyada konusulan bir dildir lakin bu onun turkcemizden iyi oldugu anlamına gelmez.Ahh Ahh simdi edebiyat ogretmeni burda olucaktı da agızlarının payını vericekti..
ingilizce kesinlikle öğrenmesi Türkçe'den 10 kat daha kolay bir dildir. Ama kolaylık,aynı zamanda güzellik anlamına gelmez. ingilizce son derece ekonomik ve sığ bir dildir. O yüzden de dünyanın ortak dilidir. ingilizce'yi bir senede sular seller gibi halletmiştim ama Almanca'da takılıp kalmıştım, o artikeller yok mu o artikeller.. Şimdi başka bir dile taktım kafayı o da ingilizceden daha zor ama azimliyim.
kişisel görüş olarak nitelendirilemeyecek kadar derin bir konudur.iyi bir araştırma ve karşılaştırma yapılmadan sadece farklı olayım tespit yapayım diye üzerine atıp tutarak konuşulamayacak kadar da bilgi isteyen bir konudur.
en basitinden öğrenme güçlüğü açısından bakarsak,türkçe ciddi derecede öğrenilmesi zor bir dildir.ayrıca köklü,ve sadece türklere ait olan bir dildir.değerlidir.
ana dilimizdir.80 küsür yıl önce fonetikliğine kavuşmuştur.diğer ülkelerden arkadaşlarımın tarifiyle,rüya gibi bir ülkenin,rüya gibi bir dilidir.
tabi buradaki "iyilik" kavramının daha kolay öğrenilebilinen,türkçeye göre çok bir derinliği olmayan anlamı varsa,yani kolaylığın güzelliğinden bahsediliyorsa onu bilemeyeceğim...
ingilizcenin türkçeden daha iyi bir dil olması gibi saçmalık olamaz.ingilizce de kelime türetilemediği için yani kör bir dil olduğu için çareyi bikaç kelime yan yana getirerek bunların baş harflerini alarak kelime uydurmaya başlanmıştır(rpm-rotate per minute gibi). Sizin beyenmediğiniz türkçe ise eklemeli dil olduğu için tam bir bilim dilidir.ingilizce türkçeden daha iyi bir dil demek tamamen densizlik ve cahilliktir. Türkçeyi yok sayarsan kendini yok saymışsın demektir.Böyle bilinçsiz kişiler tarafından günümüzde ingilizce üstün bir dil olarak gösterilmektedir fakat o dilin daha 300 yıl geçmişi vardır. Türkçenin geçmişi 3000 yıl olarak bilinmektedir. Fakat türkçenin geçmişi daha da uzun yıllara dayandığı düşünülmektedir bunun için de araştırmalar yapılmaktadır. Günümüzde ingilizceyi daha iyi bir dil göstererek o milleti de türk milletinden üstün gösterme çabaları vardır ve bu çabaları gün geçtikçe uygulamışlardır. ilk olarak okullardaki eğitim dilinden başlayarak bu işe el atmışlardır.Günümüzde hazırlık okulu diye liselere,üniversitelere kendi dillerini öğretme mecburiyeti konulmuştur. Hatta üniversitelerimizde öğrenim dili bile ingilizcedir. Bunun için de m.e.b nın açıklaması da çok komiktir yurtdışından gelen öğrenciler uyum sağlayabilsin diye böyle bir uygulama yapıldığı ileri sürülmüştür. Peki Türkiye'den giden öğrencilere niye böyle bir uygulama olmamaktadır. Türkiye'de öğrenim görmek isteyen insan türkçeyi öğrenip gelmelidir. Ülkemizi seviyorsak bu ingilizce merakından vazgeçilmelidir.
kendini kaybetmiş, geri zekalı özenti tiplerin ağzından çıkabilecek bir söz.
hem götü boklu ingilizce kaç yıllık ki bizim dilimizle karşılaştırılabiliyor.
iyi ki bir ingilizce biliyorlar, farsça ve arapça bile ingilizcenin ebesini tanıyordur.
bir dil diğer bir dilden üstün değildir. bu yüzden ingilizceyi türkçeden üstün görmek doğru olmaz. ben bir ingilizce öğretmeniyim bunu kendi branşıma bir övgü olarak da görmüyorum milliyetçi de yaklaşmıyorum. dil iletişimi sağlayabiliyorsa o dil diğer dille aynıdır. üstün dil ancak yaygınlık olarak görülüyorsa buna biz üstün dil değil de x dili diğer dilden daha yaygındır diyebiliriz. yaygın olma sebepleri çok çeşitli siyasi, ticari, iktisadi, kültürel, vs. olabilir ama bu etkenler bir dili diğerinden üstün değil yaygın yapar.
yanlış önermedir.
diller horoz değil ki dövüştüresin.
her dil güzeldir.
"ahmet ağbi güzelim, bir mendil niye kanar
diş değil tırnak değil, bir mendil niye kanar" dizelerini ingilizceye çevirip okuyun bakalım, aynı güzelliği bulabilecek misiniz.
evet diyorsanız güzellik kavramını yeniden değerlendirin.
ingilizcenin son 4 yüzyılda dünyaya hükmeden bir ingiltere (amerika) bulunması ve kolay bir dil olmasından dolayı dünya halkları tarafından da kolayca öğrenilen bir dil olmasından dolayı, bu dil kendi vatandaşlarımız tarafından da öğrenilmiş ve zaman içersinde ingilizcenin yurdumuzdaki kullanılış biçimi abartılmıştır.bu yüzden dünyaca konuşulan , işe alınma sebebi olan bir dil karşısında türkçenin yetersiz olduğu iddiası doğmuştur.bunun aslını öğrenebilmek için iki dilin inceleme altına alınması gerekir.
bilim adamlarının son incelemelerine göre artık dünyanın ortak dili olan ingilizcenin değişmesi ve bunun yerine daha yapıcı ve gelişmeye açık bir dilin gelmesi düşünülmektedir. artık ingilizce büyüme sürecini tamamlamıştır. peki türkçeye oranla çok daha yeni bir dil sayılabilecek ingilizcenin doyma noktasına gelmesinin nedenleri nedir? ingilizce, hint-avrupa dil ailesine bağlı bir dildir. dilin kendi yapısından dolayı türeyemez. türese bile bu dilde bir kaos oluşturur. buna örnek olarak türkçeden balıkçılık; kelimesini örnek gösterelim. kelimenin kökü balıktır. balık kelimesinin türk dünyasına girmesiyle bu işi meslek edinenlere balık-çıdenmiştir, bu mesleğe ise balık-çı-lık;, balık avlama eylemine de balık tutmak denmiştir. şimdi balık kelimesinin ingilizce de ki türemesine bakalım. kelimenin aslı fish tir.... balık avlama eylemine fishing denmiştir. balıkçılığı meslek edinenlere fisherman; ve balıkçılık mesleğine fishing; denmiştir. dikkat edilirse türkçe de üç taraflı bir türeme gözükürken ingilizce türeme adına bir şey yoktur. ortada türetilen hiç bir şey yoktur çünkü ingilizce de fisherman; denen olguda iki isim yan yana getirilmiştir. ve dil bilgisi kurallarına göre de buna bir türeme denemez. (bu durum isim+fiil türemelerinde daha farklıdır) bu tarz hile saydığımız türemeler hint-avrupa dil ailesie bağlı birkaç dilde bulunmaktadır. bundan başka bir de fishing; örneği vardır.sonuna -ing takısı getirilmiş bu türemedeyse akıllara soru işaretleri gelmektedir.;-ing; eki ingilizce de şimdiki zamanı bildiren bir ektir. hani derler ya ingilizce yi türk mantığıyla düşünmemek gerekir. öyleyse biz de italyan veya alman mantığıyla düşünelim ki onların dilleri de birer hint avrupa dil ailesi üyesidir.şimdiki zaman ekiyle türeyen veya türemeye çalışan bırakın ingilizceye akraba dilleri , dünyada böyle bir dil yoktur. bu tarz bir türeyiş o dilin ne kadar zavallı olduğunu gösterir. iki ismin yan yana gelmesiyle varolan bir türeme bir yere kadar kabul edilebilir fakat türemede zaman eklerinin kullanılması bırakın türk mantığını , zulu mantığına göre bile saçmadır. aynı zamanda bir eylem ve bir ismin birbirinin aynı seslerle adlandırılması (fishing) bu dildeki fakirliğe başka bir göstergedir. bunun gibi örnekler yüzlercedir. bunun yanı sıra ingilizce de bulunan yapım eki sayısı da yetersizdir.
türkçeye bakıldığı zaman kelimelerde ki her sesin birbiriyle ahenk içinde olduğu ve çok sağlam bir fonetik yapısı olduğu gerçeği tüm bilim adamlarınca kabul edilmiştir. türkçe çeşitli amaçlarla üzerinde oynanan dillerden biri de olsa türkçenin kuvvetli yapısını hiçbir dayatma ve baskı bozamamış ve buna bağlı halkın dili değişmemiştir. bu aslında dilimizin diğer dillere karşı ne kadar baskın geldiğine de bir göstergedir. zaten divan-ı lugat-it türk adlı eserde türkçenin bölgede etkileşimde bulunulan dillerden ve üstün olduğu farz edilen dillerden ne kadar üstün olduğu anlatılmış ve kanıtlanmıştır .türkçenin türeyişi sonlanamaz ve sonsuza kadar yaşayacak dillerdendir. kelimelerdeki her sesin orada bulunuşun bir sebebi vardır ,sesin yaşadığı değişimin de bir hikayesi vardır.ama bazılarının bizim dilimizden daha üstün tuttuğu ingilizcedeyse çağın yazarları belli amaçlar güderek ingilizcenin fonetik yapısıyla oynamış ve dilin bir o kadar saçmalaşmasına yol açmıştır.(write, know , wrist vs.)
ingilizcenin içinde bulunduğu bu zavallı durum ve bu dilin dünyada ortak dil olarak kullanılması bilim adamlarına göre önümüzdeki 300 yılda büyük handikaplar yaratacaktır. bu handikapları ortadan kaldırabilmek için bilim adamları kendilerince çözüm arasalar da ürettikleri yapay diller dünya da pek fazla tutulmamıştır. en fazla tutulanı ise bir dil bilimcinin yapmış olduğu esperanto dilidir. fransızca, italyanca, ispanyolca ve latince karışımı bir dil olan esperanto dilini konuşan yer yüzünde 50.000 kadar kişi vardır. diğer yapay dillerin çoğuysa unutulup gitmiştir.
bir dili öldüren başka bir husus ise konuşma dilinin yazı diline geçmesi durumudur. konuşma dili bölgeye göre ağız farklılıkları içerir. ağız farklılıklarının özellikle amerikan ingilizcesinde resmi evraklara bile yazılı olarak geçmesi o dili değişimlere maruz bırakır ve ortaya senelerce sonra bir lehçe meydana getirebilir.eğer bu bölgesel değil de tüm yurda yayılırsa dilde bambaşka değişimlerle karşılaşılır.konuşulan dil şive olmaktan çıkar lehçe olur. bir ülke yazı dilini seçerken halk içinde en çok konuşulan ve konuşmada en çok tercih edilen en uygun ağzı seçer.türkiye türkleri yazı dilleri olarak istanbul ağzını seçmişler ve resmi yazışmalar ve yazışmalarda bu ağzın esas alınmasını önermişlerdir. türkiye halkı araştırmalara göre yazı diline en bağlı olan halklardan biridir. bunun yanı sıra amerikanlar ise bu sıralamada son sıralarda yer almaktadır. (şive,ağız ve lehçeye örnekler: ağız: istanbul, karadeniz ağzı/şive: azeri, kazak, kırgız, türkmen şivesi/lehçe:çuvaşça,yakutça (türkçede iki tane lehçe bulunur) ) [not: ingiliz ingilizcesi ve amerikan ingilizcesi arasında ki farklılıklar ağız farklılığı kadar azdır fakat amerikanların kendilerine has bir kültürü olması ve çok farklı bir coğrafyada olmaları dolayısıyla aradaki fark şive farklılığı olarak addedilmiştir]
tabi insanların aklına türkçe madem o kadar zengin bir dilse türkçenin içinde bu kadar yabancı kelime niye var sorusu akıllara gelmiyor değil. bunun nedenlerine bakmadan önce dünya dillerinin nasıl pozisyonda olduğuna bakılmalıdır. türkçenin çok fazla yabancı kelime içerdiği önermesi doğrudur. fakat bunun dile verdiği bir zarar yoktur. bir yabancı kelimenin dile vereceği en büyük zarar o dilin kurallarını bozması olacaktır.türkçede bu çeşit istisnaların bulunması aslında zararlıdır çünkü bunlar diğer kelimeler için örnek teşkil edebilirler.mesela tdknin heykeltraş; (heykel-traş) kelimesini heykeltıraş olarak kabul etmesi oldukça doğru bir adımdır.buna benzer birçok değişim türkçede meydana gelmiştir.kelimenin ilk iki sesinin sessiz olması için ya kelimenin başına ya da iki sessizin arasına sesli bir harf koyulmuş ve türkçenin özünün korunmasına dikkat edilmiştir.bu şunu gösteriyor ki yabancı dillerden alınan yabancı kelimeler bile türk halkı tarafından kendiliğinden değiştirilip türkçeye uygun bir hala getiriliyor. (arapça kelimelerin değişimi de bunlara örnek verilebilir ayrıca...)bunun en güzel örneği ise türkçe iskele anlamına gelen italyanca scala; kelimesinin zaman içersinde türkçeye uygun hale getirilmesidir.ingilizcede ise durum böyle değildir.sadece alfabeye uygun olmayan harfler değiştirilir ve kelime olduğu gibi dile kabul edilir. kelimenin değişmesi türkçe kadar geniş çapta olması mümkün değildir. türkçede alınan yabancı kelimeler adeta türkçeleştirilir. bu arada araştırmalara göre türkçe etkileşeme girdiği dillere kendine aldığı yabancı kelimelerden daha fazla türkçe kelime kazandırmıştır.
türkçe ile türetme konusunda yarışabilecek çince,japonca,korece ve moğolca gibi diller vardır. bu da aslında türkçenin macarca, fince ve estonca ile birlikte avrupanın en zengin dillerinden biri olduğunu gösterir.