geçen yaz dream tv, rock n coke konserlerinde, artistler sahneye çıkmadan evvel, artistlerle röportaj yapıyordu. placebo sahneye çıkmadan evvel, brian molko bir kadın spikere** röportaj veriyordu.
röportaj sırasında ingilizce konuşan spiker neredeyse 30 kere laf arasında "yani" dedi..
tanışmaya gidilen iki hatuna kola ikram edileceği zaman cola yerine coke demek. "do you want two big cokes* because here is too hot bik bik bik" demek. kızların gülüşmesi sonucunda ağlamak utanmak.*
sunum yapılırken türkçe kelimelerden bahsederken ingilizcenin içi,ne sıçmak. örneğin; "when you look to the benches, you see some writings like "ayşe I love you" or ııııı aaaaaaa... işte you know these bik bik bik...*
konuşurken havaya girip harfleri yutayım derken saçmalamak. aksanlı konuştuğunu sanarsın ama karşındaki hiç bir şey anlamaz. genelde ilk defa ingilizce konuşan biri yanında ingilizce bilmeyen başka biri daha varken özentiliğinden yapar bunu.
-çocuklar şu cümleyi ingilizceye çevirmenizi istiyorum. ali hergün okula gider.
+hocam ben söleyebilirmiyim?
-evet tabi. söyle bakayım.
+ali to school expense every day.
what can i do?it's not in my hand. (napabilirim,elimde degil)
don't come across to me. (bana karsi gelme)
don't make me shit in your mouth. (agzina sictirtma)
i pressed the 'fuck you'. (siktiri bastim)
matematik hocam bi keresinde 'these minus signs bring each other'(eksiler birbirini goturur)demisti. bi keresinde de 'abbooooo' tarzinda bisey soylemisti. isin garip tarafi adam turk degil macardi.