türkçe konuşur gibi düşünmektir. mesela bizde birine "bir dur amk" anlamında "bi dakka" denebilir ancak ingilizcede tam karşılığı olan one minute denmez.
lise 1 deydim sanırım, "stajyer" hoca gelmiş illa da ingilizce tiyatro yapacaksınız diyor. grupları falan oluşturdu, bir sonraki gün biz oynayacağız. ben o zamanlar ingilizcenin t sini bilmem.* arkadaşlara dedim siz yazın ben ezberliyim, bana işaret verdiğiniz yerlerde söylerim benim replikleri. neyse sonraki gün oldu kalktık tahtaya. (bkz: tahtaya kalkmak) arkadaşlar başladı sonra bana işaret yaptılar ben başladım. nasılsın diye sordular,
iyiyim.(ingilizce konuşuyoruz tabii) sen nasılsın. arkadaştan hiç cevap gelmeden devam, ben paris'e gitmeyi düşünüyorum, sen? arkadaşlardan cevap gelmeden gene devam, hmm roma da güzel tabii. arkadaşlardan cevap gelmeden devam; neyse haftasonu görüşürüz. tabii sonra farkettim ki herkes şaşkın gözlerle bana bakıyor. stajyer den tek cümle "naptın sen yaaaaa?!!"
türkçe düşünmek.
daha ötesi var mı?
düşünsenize evinize misafir gelen yabancı misafirin ''what will we eat for dinner?'' ya da benzeri birşey sorduğunda sensitive meat ball dediğinizi.
cloth= külot
custom= kustum
six= sikis
born= porn
law maker= love maker (sadece semra özal değil, ingilizce seminer veren bir öğretmen arkadaşta yaptı bunu)