ingilizce konuşurken yapılan salaklıklar

entry214 galeri1
    139.
  1. araya "işte, falan" gibi türkçe edatlar katmak bunlardan en zalimidir. yapmayınız efendim, hele sözlü sınav esnasında ısrarla kaçınınız.
    2 ...
  2. 138.
  3. her türlüsüne örnek teşkil eden bir kaynak için şöyle bir şey var.

    (bkz: all your base are belong to us)
    0 ...
  4. 137.
  5. (bkz: fatih terim ingilizcesi) türk gibi düşünüp ingilizceye direkt çevirmek yapılan en büyük hatadır.
    1 ...
  6. 136.
  7. türkçe ile ingilice' yi karıştırmaları efendim. ingilice' yi ingilizce gibi türkçe' yi türkçe gibi konuşun lan.
    0 ...
  8. 135.
  9. Amerika ya giden bir Türk gencinin, McDonalds a girip " i wanna take a coke" demek ister iken, " i wanna take a cock" diye telaffuz etmesidir.
    0 ...
  10. 134.
  11. hazırlıktayız ingilizcesi dillere pelesenk seviyede iyi olan bir arkadaşımız(!) "he goes to the cinema everysunday" cümlesini olumsuzlaştırmaya çalışır ve olumsuzlaştırılan cümle şudur ; "" he goesn't to the cinema everysunday ""
    not:cümle temsilidir.ama böyle bişeydi işte önemli olan manayı almak :)
    3 ...
  12. 133.
  13. bazen çeviri yaparken de yapılan salaklıklardır.
    örneğin: ı love you çevirisi aynen şöyle ı ben demek love seni demek you da seviyorum demek diye çeviri yapan bilirim.*
    0 ...
  14. 132.
  15. Arkadaşımın ingilizcede patron* kelimesinin aklına gelmemesiyle birlikte diyaloğu bozmamak için petron deyip işin içinden sıyrılmaya çalışması salaklık olmasa bence bu kategoriye adaydır.
    0 ...
  16. 131.
  17. yazılış = since 10 year.
    okunuş= sins on yiır.
    2 ...
  18. 130.
  19. genelde türkçe düşünmekle vuku bulan salaklıklardır, yazışırken de yapılabilir.

    yaş 12 hazırlık sınıfındayım, hayatım ingilizce olmuş. seneye matematiği bile ingilizce göreceksin diye üç buçuk attıran üst sınıf arkadaşlara sahibim.

    o ara çevirmeli bağlantı ve windows 95 zamanları. kanım kaynıyor, aslında tek amacım chat yapmak ama pratik olsun diyorum, çevreye de ingilizcemi geliştiriyorum mesajı vermekteyim. tepemde dikilen ebeveyn tehlikesini böylece savuşturuyorum.
    genç ve yakışıklı olduğunu ölümüne sandığım biriyle, şu an adını bilmediğim bir chat programında yazışıyorum. bir yandan da annem kalk da yemeğe gel çığlıkları attığından veda etmeliyim ama saatlerce mükemmel ingilizcemle pataküte konuştuğum adamı kaybetmek istemiyorum*
    burası kasıyor msn var mı diyeceğim yani kısaca.
    'i have to go, give me your email address, so i can throw you an email' deyiveriyorum. yazdıklarımı göndermeden önce elli kere kontrol ediyorum, email sesli harfle başlıyor, an demeliyim, gramerim müthiş, harika söyledim, öyleyse gönderebilirim diyorum.

    throw? diye cevap geliyor.
    kan o kadar hızlı hücum ediyor ki yüzüme, morarıyorum. derdimi zor anlatırken nasıl çevireceğim ki?! sevimliliğe vurdurayım işe yarar diyorum ama yemiyor. ok bye deyiveriyor.

    hey mike! biz türküz tamam mı, mail atarız, throw diyeceksin bundan sonra diyerek sert yapmalıydım herife. artık çok geç*
    2 ...
  20. 129.
  21. türkçedeki eş anlamlı kelimeleri ingilizce uyarlamak vardır.

    - abi buraya buraya, "horse the ball".
    3 ...
  22. 128.
  23. herşeyi normal telafuz edip sayıları türkçe okumak.
    1 ...
  24. 127.
  25. projesini yeni teslim etmiş, 3 gündür adam gibi uyuyamayan öğrenci simplicity'e sevdiği bir hocası hal hatır sorar,
    + how are you simplicity? how is it going?
    - little fine how do you fine? i am very tiring thanks you to.
    tarzı saçmaladıktan sonra gülümseyip hızla uzaklaşmak. little fine nedir yahu.
    0 ...
  26. 126.
  27. araya el işaretleri ve türkçe kelimeler sokuşturup üstüne bir de bağırarak karşımızdakinin bunu anlamasını beklemek.
    0 ...
  28. 125.
  29. cease fire ı çiz fayır diye telaffuz etmek ve seslendiğin grubu yarmaktır.
    1 ...
  30. 124.
  31. he is single
    he is a singer.

    kabul ediyorum, ben de böyle şeyler yaşadım.
    3 ...
  32. 123.
  33. lise yıllarında sıra arkadaşımın ingilizce bir cümle olan, she is learning to play tennis cümlesini she is learning to play penis olarak okuması akabinde bayan hocadan sessizce çıkan hı sesiyle birlikte arkadaşın ay pardon diyerek cümleyi düzgünce okuması. ***
    2 ...
  34. 122.
  35. ıngılızceyi çat pat bılen bırısının karsındakı turıste bagıra bagıra ingilizce konusması.*
    0 ...
  36. 121.
  37. mp3(empitri) yerine empiğüç demek. karşındaki kızın mal mal bakması. I will put my favourite empiüç in usb stick.
    1 ...
  38. 120.
  39. türkçe düşünüldüğü için yapılan salaklıklardır..

    edit: iyi de 5dk içinde bu kadar eksi niye anlamadım.. farsça mı düşünüyosunuz?
    0 ...
  40. 119.
  41. arjantinli bir arkadaşımla konuşurken başıma gelen ve 2 saat gülüp, beni mal yerine koyması ile sonuçlanan olay.

    arkadaş= how was your days ?
    ben= i bearly could sleep.

    demek istenilen kelime barely. * benim dediğim kelime bearly. *
    akabinde arkadaşın bana mal mal bakması "shiitt holy shit what" gibi sesler çıkarması.
    0 ...
  42. 118.
  43. isn't your head turning? demişti bi zamanlar tvde bi dans programında sunuculuk yapan bi hatun. (bkz: gamze özçelik)
    0 ...
  44. 117.
  45. 116.
  46. kapıyı tutan arap gence "are you alright?" diye hal hatır sorma girişimi yapmak.
    0 ...
  47. 115.
  48. morning morning where are you going?

    (sabah sabah nereye gidiyorsun?)

    (bkz: yaşanmıştır) *
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük