sanırım 10 sene kadar önceydi yazlığa köylerden bakraçla adamlar gelir süt satarlardı. rahmetli dedem çok sevdiği için her sabah alırdık. bir sabah amcam misafirimizdi süt alma işi ona düştü. şöyle bir diyalogla günümüşü şenlendirmişti;
- kardeş benim babam hasta saf süt içemiyor doktor su ile karıştırın öyle içirin dedi ne yapalım sen kattın mı su biz katalım mı ?
- ben kattım abi sen gönül rahatlığıyla içir amcaya.
- sittir lan şerefsiz...
eski zamanlarda geçimini sütçülükle sağlayan insanların bulunduğu bir köy varmış..burada fakir bir aile yaşarmış..köyün ileri gelenleri toplanıp bu aile için bir çözüm üretmişler..Köyün orta yerine bir kazan konulacak.Herkes kazana bir kova süt koyacak ; süt satılıp kazanılan para ile bu aileye bir inek alınacak..
Kazan meydana konulmuş..kovalar gelmeye başlamış..köylünün biri şöyle düşünmüş
" ben bir kova süt yerine bir kova su koyayım..bir kazan süt içerisinde kim farkedecek ki " ve düşündüğünü yapmış..Tüm kovalar boşaltılmış ;* aile sevinçle kazanın başına koşmuş..Ama kazan ağzına kadar su doluymuş...*
burda su oranının önemi vardır. eğer 100 lt süt-su karışımının %20 si su ise 100x%20=20 lt su ve geriya kalan kısım yani 80 lt de süttür.
bu durum karışım problemleri için bir kaynak teşkil eder.
eski zamanlarda erken saatlerde uyanıp dışarı çıktığımda, mahallenin sütçüsünün güğümü sokak çeşmesine dayayarak sigarasını tüttüre tüttüre yaptığını gördüğüm eylem.
