hiç yemediğim ve yemeyeceğim reçeldir.
büyük ihtimalle incirden yapılıyordur.
bir de bunun filmi var. aman yareppiii töbe estafurullah. insanı çileden çıkartır. başımıza halil sezai gibi bir insanı sarmış gitmiştir. o meşhur incir reçeli sözleri filan bir de. arabanın camına bir yağmur damlası vurmuş. ya da bunun gibi birşey. o nasıl benzetmeler o nasıl şiir. çileden çıktım yemin ederim.
pazar sabahı kahvaltı da yengem incir reçelini bir keyifle bir hevesle yiyordu ki sormayın gitsin.
Adı sanı insanı kendine çekiyor cidden. Söylenişi falan, iştah kabartan cinsten. Bir filme isim olması da dahice bence. Üstelik ismi incir reçeli olan bi' filmden böylesi bir konu da beklemiyor kimse.
Özetle incir reçeli; izlediğimde beni fena etkileyen, defalarca izlememe rağmen özellikle son sahnesinde ağlamaktan kendimi alamadığım, lakin film sonrası ünlenen Halil Sezai ve şarkılarından çokça sıkılmaya başladığım, her şeyin kararında tutulması gerektiğini bana ispatlayan, her şeye rağmen yeri bende hep özel olan romantik film.
Tek şikayetim... Filmdeki reçel hazır mıdır nedir (e tabii ki öyledir.), çok kötü görünüyor. Normalde incir reçeli kestane şekeri gibi görünmez. Yetkililere duyurulur.
insanın, hayatta en sevdiği kişinin öleceğini bildiği halde, elinden hiç bir sey gelmemesinin çaresizliğini anlatan filim. sinematografik açıdan pek bi önem arz etmese de, toplumsal mesajları gayet başarılıydı. Özellikle Türk insanının aids e bakış açısı ve kızın tedaviyi yarım bırakması buna örnek gösterilebilir.
bir çırpıda başlayıp aynı çırpıda biten bir aşkın hikayesidir bu film. ne zaman samimi oldular, ne zaman ayrıldılar anlamak imkansızdır. yurdum kadınları erkekleri aşk meşk mevzularında fazlaca zorladığından alışkın olmadığımız türden bir filmdir.
izledikten sonra "herkes buna mı ağlıyor? Dediğim filmdir. Bu filme ağlamamakla övündüm çünkü ağlamadım. Ama nedense 5 ay sonra hatırlayıp, ağladığım filmdir. Özetle öyle ya da böyle ağlatan bir filmdir. Çoğu kişi tarafınca da beğenilmiştir.
kesinlikle ağlatalım lan çok iç parçalayıcı olsun kaygısı ile çekilmiş amele bir film. şu sözlükte bundan kat ve kat daha fazla prim yapacak bir senaryoyu yazabilecek binlerce arkadas vardır eminim.
odanın ortasında parkeye oturup nedensiz sigara içirendir. evin tavanı akmadığı halde kabı kacağı yere koydurandır. gitar çalamayan bünyede, sigarayı flüdün götüne (flüt) sokup çaydan bir fırt çektirendir. açıkçası filmde aklımda kalan en etkili sahne bu. diğerleri tipik türk sineması temposunda. bu topraklarda aşktan başka mevzu yok zaten. bu yüzden ki yediden yetmişe aklımız genital bölgede. çekim açıları ve kalitesi açısından güzeldir ama hakkını verelim...
ancaaak gelgelelim şu sağa sola, ota boka, "isyeaaağğn" yazan ergenler yüzünden nefret ediyoruz bu filmden. büyük öfke duyuyorum ve laflar hazırladım arkadaşlar. "isyeaaağğn" yazan kişiyi kızgın levyeyle dövmek istiyorum. al sana isyan, al sana reçel anarşist ergen..
bir sanat eseri insanı bir reçel çeşidini yemekten soğutmamalı.geneli itibarı ile kör göze parmak olan filmin özellikle son reçel yerken ağlama sahnesi rezaletti.
bu kızın bu rolle ne alâsı var dediğimiz yapaylık ötesi esas kız gidince ona aşık olan esas oğlan kızın söylediği tüm sözleri post itlere yazıp duvara pencereye asıyor. romantizm amaçlanıyor. esas oğlan o kadar aptaldır ki tüm seyircinin aklına gelen baba faktörünü hesaba katmıyor. deli divane oluyor kız dönmeyince. şarkı söylüyor, saça sakala dokunmuyor, evden çıkmıyor kahroluyor. işte böyle bir film. kurgu basit, her şey yavan. sanat aramayın bulamazsınız.
esas kız uuser olsa mesela oğlan da kızın entryleri yazıp yazıp assa duvara. romantik olabilir, hatta şükela olur değil mi? hem konu yavan kalmaz. * neyse böyle bir filmi ben yapar adına da kabak tatlısı koyarım. az daha bekleyin canlarım!
neden kabak tatlısı derseniz bizim evde reçellerden incir, tatlılardan da kabak eksik olmaz.
başrolleri halil sezai paracıkoğlu ve melike günerin paylaştığı 2011 yapımı film.
ıssız adam ile karşılaştırıldığını duyduğumda izleme isteği uyandırdı. güzel film, değişik bir konusu var, ama mükemmel değil.
--spoiler--
duygu doğuştan aidsli*, metinle yatmıyor, öpüşmüyor bile.
--spoiler--
birkaç mantık hatası dikkati çekmekte;
1-duygu o yaşa kadar nasıl hasta olmadan, herhangi bir mikropla karşılaşmadan gelmiş. çok ilginç.
2-metin duygunun evine daldığında karşılaştığı yatalak hastanın neden hemen duygunun eski sevgilisi olduğunu düşünmüş, şahsen ben de diğer birçok izleyici gibi babası olduğunu tahmin etmiştim. neden ona hiv'i bulaştıran eski sevgilisiyle yaşamaya devam etsin ki.
3-metin'in çömüp isyeeaaan şarkısını söylerken, gitarın tellerine sıkıştırdığı sigarasından 2 dakika boyunca duman çıkmıyor, kül namına bişey yok. çok amatörce ya, yapmayın sayın yönetmen, biraz dikkat.
son sahnesinde ağlamayan aranıyor filmidir.çok dokunaklı, ön yargılarımızı sorgulayan, basitleşmeden biten, iyiye yakın bir film.unutulmazlar arşivine eklenmiştir.
sen o kadar bişey söylemeden gidersin ki üstüne milyonlarca şey söylenir.