Film izleme aliskanligi olmayan, uzun suredir duygularini rafa kaldirmis olanlari bile masa altina sokacak kadar huzunlendiren bir film. Zamanin kiymetini, şu an ve sonrasinin guzelligini anlayamayanlar izlesin derim.
" yalniz yurumek zor, sen kolayini anlat. "
"Duman" isimli parca ise akliniza kiymik batirir oyle guzeldir. hele ki o rakiyi parkeye vurusu...
çok duygusal bir insan olmama rağmen beni ağlatamamıştır ama evet gözlerimi nemlendirmiştir çok güzel çok naif bir filmdir izlenmesini tavsiye ederim fakat filmin ortasında filmin sonunda adamın yıkılmasına neden olan süprizin çokta iyi saklanamadığı bir gerçektir biraz dikkatli izleyen biri adamın öğrenipte yıkıldığı olayı filmin ortasında zaten anlıyor.
tırt filmdir. prezervatif diye bir şeyin varlığından haberleri yok sanırım? konusu bakımından biraz değişik olabilir ama hiç de gerçekçi değildir. aids hastalığından prim yapmışlar. ha aşk tesadüfleri sever ha bu. hoş aşk tesadüfleri sever'i izlemedim. ama bi mehmet günsür- eylül akşamı yavşaklığından iğrenme durumu var.
herhalde o zamanlar prezervatif diye birşey yoktu zaar deyip sineye çektiğim film.
boşroldaki kız, sen evet ! o koca burnunla, o itici yüzünle, kemik torbası halinle ve hiçbir çekiciliğinin olmamasına rağmen nasıl başrol oynadın ya, heh ben işte ona şaşırıyorum. gerçi oğlan da matah değil ama.aman herneyse.
garip bir film. konusu alışılmış gibi dursada sonlara dogru yogun bir duygu fırtınası yasatıyor insana. nedeni de, ölüm her zamanki gibi o soluk yuzunu ve ciddiyetini koruyor olması.
(bkz: ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir ki?)
toplumsal mesajla aşkın iç içe ne kadar güzel anlatılabileceğini gösteren film..
ayrıca gerizekalı mallar, prezervatif kullanımından bahseden öküzlere bir çift lafım var. filmin vermek istediği mesajı alamamışsınız ki. nasıl bir gözle filmi izlediniz çok merak ediyorum. kız, bulaşma riski var, bir kişide görülmüş diye adamla öpüşmeye korkarken, ne prezervatifinden bahsediyorsunuz daha? zaar, eşşek değilsinizdir anlamışsınızdır artık ne demek istediğimi..
türk sinemasının son yıllarda sinemamıza kazandırdığı en güzel filmlerden biri, benim için ilk 5 e giren bir filmdi. bu filmi sinemada da duymuştum, arkadaşlarım da güzel olduğunu söylemişti ama hayatıma bundan yaklaşık 2 hafta önce giren kız bu filmi çok beğendiğini söylemişti. iyi ki de söylemiş, iyi ki de izlemişim.
filme gelince unutulmayacak kareler vardı filmde. örneğin bir filmde fotoğraflarla ilgili bişeylerin geçmesi benim için çok önemlidir. filmde fotoğraflar vardı. esas oğlan metinin her tarafa kızın sözlerini yapıştırması ise muhteşemdi. filmin son bölümleri ve ikisinin de mumları yakıp birbirleriyle konuştuğu anlar ağlamama neden oldu. son olarak filmin mutsuz sonla bitmesi benim gözümde "işte bir film böyle olmalı" dedirtti.
Aytaç Ağırların yazıp, yönettiği bambaşka bir senaryosu olan 2011 çıkışlı şahane bir film. Şimdiye kadar izlediğim hiç bir filmde işlenmemiş bir konusu var filmin. Birileri size çıtlatmadıkça da sonunu kolay kolay tahmin edemezsiniz.
Kısaca anlatmak gerekirse 20 li yaşların sonu, 30 lu yaşların başında olan Metin, bazı komedyenlere skeç yazıp hayatını kazanmakta olan bir abimizdir. Bir gece barda sarhoş, deli, manyak bi' kızla tanışır. Sonra hayatı değişir. izleyin derim *
izleyiciyi nasıl üzerim motivasyonuyla çekildiğini düşündüğüm film. kondomun icadından haberleri yok mu sorusunu da geçtim; bu kadar çok sevdiysen; seviş ve öl be kardeşim. hem daha güçlü plotun olur.
aşkım'lı, canım'lı, hayatım'lı filmlere oldum olası gıcığım. fragmanda izlediğim, başka filmden sahneler sanki. zaten ona kanıp izledim. sweet november'ımsı sahneler vardı, kurtaramadı filmi. başroldeki kızın yer aldığı hiçbir projeye yan gözle bile bakmayacağıma yemin ediyorum bundan sonra. o yapmacıklık nedir arkadaş? kusma sebebi. türk filmi işte, beklentim neydi ki?