esas oğlan'ın kızın evine gidip yatakta yatan adamı görünce onu sevgilisi sanması biraz saçma olmuş. ben o sahneyi gördüğümde kızın babasının tecavüzüne uğradığını, annesinin de bu yüzden intihar ettiğini kızın da son anlarını daha iyi geçirebilmek için kendini eğlenceye verdiğini düşünmüştüm.
şimdi de düşündüm de böyle olsaydı daha etkileyici olurdu belki lan? kızın hal ve hareketleri de çok yapmacıktı zaten
sinemada gösterime girdiği zamanlarda değil de dvdsi çıkıp korsana düşünce adından fazlaca söz edilen film. özellikle şu bir haftadır sosyal paylaşım sitelerinde sözleriydi, fragmanıydı, müziğiydi paylaşılıp duruyor.
türk yapımı aşk filmlerine her ne kadar pek itibar etmesem de kuzenime uyup dün seyrettim.
oyuncudan senariste film hakkında esaslı bir eleştiri yazmak isterdim hatta başlamıştım da ama vazgeçtim.
özlü söz yazmaya uğraşan ergen iletisi gibi bir tat verdi.
ciddi ciddi iyi diyebileceğimiz bir yerli film. özellikle metro sahnesi, tekrar tekrar izlenebilecek müthiş bir sahnedir. olmayan, abartılan, saçmalayan yerleri de var ama yerli filmden bahsediyoruz burada. böyle filmlere şükretmek lazım.
vurdu ama öldürmedi beni.. duygusal yönü o kadar ağırdı ki beni baya bi aştığı için tam o hissettirmek istediklerini alamadım da sanırım. kötü olarak söyleyeceğim şey ise kadının oyunculuğu kötü denemez ama adamın yanında sönük kalmış. *
türk sinemasının son dönemlerde çekilen 'senaryo birbirinin tıpkısı kızla oğlan farklısı' filmlerindendir. hem filmin hem hayatın özeti sayılabilecek vurucu cümleyi kız şöyle sesler: 'ben insanları arabanın camına vuran yağmur damlalarına benzetiyorum. bazen bir damla aşağı doğru inerken başka bir damlaya karışıp güçlenerek daha hızlı ilerliyor. Ben de sana karıştım aşkım insanlar acımasız, savurgan hiçbir şeyin sonu gelmeyecekmiş gibi davranıyorlar. Birgün şöförün camı açabileceğini hiç düşünmüyorlar.'
eternal sunshine of the spotless mind tadında, aşk tesadüfleri severden en az 5 kat daha iyi, yer yer "bu kadar da basit mi mına koyim" dedirtse de bugüne kadar çekilen en iyi duygusal türk filmlerinden biridir. hatta öyledir belki de.
halil sezai paracıkoğlu da olsa kendimi zorlasam da çok begenemedim. filmi muhteşem kılabilecek bir unsur göremedim. tek filmin senaryosunun oluşma sahnesi idare ederdi.
bayan izleyiciyi canevinden vurmuş filmdir. film bittiğinde gözünden yaş gelmeyen bayanın hormonlarında problem vardır. rakı masası olayı beni benden almıştır sonra bi de metro sahnesi vardır ki müthiş.
konusu basit, anlaşılabilir, sıcacık bunlara karşın sahneleri ve replikleri aklıma kazınmış film.
- Bir şeyler söylemem gerekiyor dimi ?
+ Gerekmiyor bir şey söylemek sana göre değil. Sen bir şey söylemeden gidersin dimi? Hemde öyle bir gidersin ki, bırak yaşamayı insanın nefes alması bile yarım kalır. Sen o kadar bir şey söylemeden gidersin ki üstüne milyonlarca şey söylenir. Sen bana bir şey söyleme, git. Sadece git.
- Gitmedim
+ Yanlış. Sen hiç gelmedin...
klişe bir türk filmi daha. duygusal bir film olarak bakamadım bu filme gerçekten ağlayamadım. ben ki ağlamaya yer arayan anjelika, gerçekten ağlayamadım. biraz özgün filmler çekilmeli artık. konular hep aynı. biz izleyiciler çok sıkıldık.
türk filmleri komedi unsuru taşımadığı sürece hep dramadır,basittir. imkansız aşklar, zengin baba, fakir oğlan vs vs. bu film de kesin öyledir. yaşasın amerikan filmeri.
biliyorum,
bu şehir getirecek seni bana.
belki bir konser kuyruğunda,
belki tıkış bir metro vagonunda,
götürdüğü gibi getirecek.
aksayan bir gecenin topal ışığında,
sevmez bu şehir ağlayan erkeği,
biliyorum getirecek,
ağlamaya çeyrek kala
sonu bariz ve bayan oyuncunun mır mır ses tonuyla adamı gıcık edebilir fakat benim gibi beşe on kalası bile duygulandırmayı başarmıştır ayrıca arjantin+teqila ve soundtrackleriyle* dikkat çeken film.
sonuç olarak gayet güzeldir tavsiye edilir.
ilk bakışta türk yapımı klişe bir aşk filmi gibi görünmesine rağmen izleyiciyi yanılgıya uğratan güzel ve duygusal filmdir. incir reçeli ayrıntısı güzel bir fikir olup filme hoş bir hava katmış, güzel bir konsept yaratmıştır. duygusal bünyelerde, kızın hastanenin önündeki konuşması sırasında, ölümünden sonra adamın o perperişan hallerini görünce gözlerden yaşlar süzülmesi muhtemeldir.
--spoiler--
mutlu sonla bitmesini umuyorsanız havanızı alırsınız sayın seyirciler. kız bildiğiniz ölüyor, adam da dağ adamı gibi bir yaratığa dönüşüyor. o biçim yani.
--spoiler--
hayalperest ergenlere ek not: böylesine abartılı ve alışılmamış bir aşk yaşama ihtimaliniz hayal ettiğinizin oldukça altındadır gençler. fazla heves edip sonradan üzülmeyiniz.