kendi kategorisinde en iyi türk filmlerinden. kıza yapmacık diyenler filmden bi halt anlamamışlar. oyuncu yapmacık değil, filmdeki duygu karakteri yapmacık.
ağlak aşk filmlerinden daha farklı sıradan ayrılıklar ağlatmıyor sizi bu sefer.ölüm gibi bir ayrılık nedeni var ki her filmdekinden daha bir farklı daha bir acıklı işlenmiş. bilinen bir ölüm ve ölüme meydan okuyan bir aşk..
halil sezai paracıkoğluna lafım yok, zati severdim kendisini. başroldeki hatunu pek bilmezidim ama o da çok iyiydi kanımca.
--spoiler--
Benim bu derdim Ne yağan yağmurda , Ne yalancı sonbaharda , Ne bomboş sokaklarda Kırılmış her yanım. Kaybolur zaman saçlarında , Gözlerim sokaklarda , Sebebi isyan aşkım içim yanar, içim kanar da isyan !.. Geriye bir avuç yalan Beni bu derde sen attın da , gittin ya kafam hep duman..
--spoiler--
ıssız adam'ın eksikliğinin hissedildiği film,
cemal hünal'ın sanki her an biryerlerden özel hareket timi gibi çıkıp elemanada "bir işi beceremedin korkak herif, bırak kızı" repliği ile film ortasında duygu'yu kucaklayıp sabahlara kadar aids, hıv pozitif, negatif demeden, duygu'nun abazalıktan romantizm yapacak kıvama gelmiş hislerine merhem olmasını bekledim.
bu tarz bir film de ıssız adam karakteri ile cemal hünal'ı beklerdik kendisine diyeceklerim var,
cemal, olayı amatörlere bırakmışsın perişan olduk film boyunca, ha oldu ha olucak adam dayanamayacak cebir kullanarak sevişmeye kalkacak diye iddialar döndü üzerine.
--spoiler--
'beni en iyi babam anlıyor' sözünü söylediği an babasının da AIDS olabileceğini düşünen biri olarak metinin kızın evine gittiğinde babası yaşındaki adama sevgilisiymiş gibi muamele göstermesi zaten beni şaşırtmıştı. doğru aslında aıds in o adamdan bulaştığını düşününce babası olması imkansız, kızına tecavüz falan etmiş olması lazımdı. o da sevgilisi sandı, ama ben babası olduğunu düşündüğümden aklıma tecavüz geldi. evet o babasıymış ve annesini aldatmış ve o hastalığa bulaşmış sonrasında annesine ondanda daha bebekken duyguya bulaşmış. acı gerçekten,ama güzel bir film.
--spoiler--
en iyi türk yapımlarından aşırı duygusal film.
konusuyla, geçişlerle, müzikleriyle , oyunculuklarıyla şahane.
son 15 dakkaya girerken gözyaşları sel olabilir. arada kağıt mendil hazırlanmalı.
filmin başlarında bi an yerli marla singer yaratıldı zannettim ki çok geçmeden farkınada vardım. yanılmışım. yine olabildiğine duygusala bağla ağlat ağlata bildiğin kadar izleyiciyi, acı çektir onlara, böylesi daha güzel akılda kalıcı, unutulmaz.
benim bu filmi izlerken arkadaşa dönüp prezervatifle yapsalar olmaz mı lan diye sormuşluğum var. onu mu düşündün lan dedi, konu yapamamaları değil mi diye cevap verdim.
özet geçersek sikiloç bir aşk filmi. sonunda ağladım ama sanırım final döneminin verdiği duygusal boşluktan kaynaklıydı. ya da bilemiycem.
günlerdir bu filmin başlığında dönüp duruyorum, çünkü bu filmi hak ettiği şekilde anlatamamaktan çok korkuyorum. korkumu yenemiyorum ve anlatmaktan vazgeçiyorum. onun yerine, bizlerin hayatından bir kesit düşüp sahneyi onlara bırakıyorum.
biz;
artık dokunamam sana demiştim, ellerine bıraktığım kalbime ihaneti sapladığı gün,
artık dokunamam sana demiştim, beyaz gülümün artık beyaz olmadığını öğrendiğim gün,
artık dokunamam sana demiştim, sessiz hıçkırıklarla boğulduğum gün,
artık dokunamam sana demiştim, ruhundan ve bedeninden iğrendiğim gün,
artık dokunamam sana demiştim, kendimi gururun,nefretin ve kinin içinde bulduğum gün,
artık dokunamam sana demiştim, yalnız ölmeni istediğim gün.
onlar;
sana dokunmak, hayatın içinde durup dinlemek gibi,
sana dokunmak, nefes almak gibi,
sana dokunmak, tüm kelimeleri yakmak gibi,
sana dokunmak, tüm insanları affetmek gibi,
sana dokunmak, hayatı temize geçmek gibi,
sana dokunmak, ölüme inat gibi.
onlar;
ben insanları arabanın camına vuran yağmur damlalarına benzetiyorum. bazen, bir damla aşağı doğru kayarken, başka bir damlaya karışıp, güçlenerek daha hızlı ilerler. ben de sana karıştım aşkım. insanlar acımasız, savurgan. hiçbir şeyin sonu gelmeyecekmiş gibi davranıyorlar. bir gün, şoförün camı açabileceğini hiç düşünmüyorlar."
onlar;
"...herkesin hastalığını yüzüne vurarak yaşayacağım uzun bir ömürdense, herkesmiş gibi davranarak yaşanan kısa bir ömür daha iyiydi sevdiğim. bana nefes alan hiç bir şeyi sevme hakkı vermediler. ben de incir reçelini sevdim. incir reçeli sendin aşkım. şimdi kapat gözlerini. yapacağın güzel şeyleri düşün. beni unut demeyeceğim, çünkü ben seni unutamazdım. sakın hayata küsme. ben yaptığın her şeyde yanında olacağım. dışarıda hikayelerini anlatmanı bekleyen binlerce hayat var. hepsi de anlaşılmayı bekliyor benim gibi. yaz aşkım. hiç durmadan yaz ve birbirlerine anlat onları. dokunarak yaşayabilmenin güzelliklerini anlat. birbirlerine karışmayı anlat. yaşam savaşı içinde yaşamayı, yaşatmayı unuttuklarını anlat. ben sana karıştım aşkım. birgün şöförün aniden camı açabileceğini anlat."
sen o kadar bir şey söylemeden gidersin ki; üstüne milyonlarca bir şey söylenir.
insanlarlar yağmurlu havalarda arabaların camına düşen damlalar gibi yavaş yavaş düşüp gidiyorlar. düşerken başka bir yağmur damlasıyla birleşip hızlanıyorlar. hesaplamadıkları bir şey var şoförün camı açması!! insanlar her şeyi sanki sonu yokmuş gibi yaşıyorlar. oysa her şeyin bir sonu var..(incir reçeli filminden)
hastalığını öğrendikten sonra yaptığım ilk yorum "kesin babası aids'tir, anneye de bulaştırmıştır sonra da doğal olarak çocuk doğunca onda da çıkmıştır" oldu.
yataktaki adamın baba olduğunu görür görmez anladım.
lan bi de bunlar sevişemiyo ya, prezervatif var hacı???
b: olum incir reçeli diye dandik bi film var, izlemeyin sakın.
a: ben çok beğendim ya, noldu ki?
b: niye sevişemiyo bunlar bi kere, kondom kullansınlar. baştan saçma lan
a: ha o filmden onu anladın yani?!!
Yok zaten ben dayanamam böyle filmlere de, hani bu kadar dokunamamazlık beni bitiriyor işte. Her şey tamam diyorsun, ya bu sefer diyorsun, dokunamıyorsun sevdiğine.. sana engel yollar oluyo.. sana engel eller oluyo.. sana engel hastalıklar oluyor..
kıyamıyorsun. .
Gürül gürül ağlatan filmdir. Güzel bir Türk filmidir.