"...She had locked something away, something...something deep inside. A truth that she had once known but chose to forget. She couldn't break free. So I decided to search for it, I went deep into the recess of her mind and found that secret place. I broke in and I planted an idea, a simple little idea that would change everything. That her world wasn't real."
bir çoğunun filmden sonra gerçeği sorguladığı ve totem aramaya giriştiği bir film. sigara içenler sigaraya sarılıyor, ya içmeyenler.. bu nokta da bitirseydim yanlış anlaşılmalara meyil vermiş olurdum zannediyorum, ne de olsa içimiz fesat. mesela parmağınızdaki bir yara izi size gerçeği hatırlatabilir.**
filme gelirsek, güzel film olduğu aşikar. tabi konusu insanların yaşadığı çevreyi, gelmişini, geçmişini sorgulama dürtüsünü* ele aldığından bu kadar etkili oldu sanırım. sonuçta filmden sonra aklımda muhteşem sahneler yada replikler kalmadı, sadece çevreme daha farklı baktım geçici bir süre de olsa. belki de filmin de yapmak istediği buydu ve amacına ulaştı. ama yine de filmden bir şeyler kalması sinema sanatı yönünden kayda değer olurdu. bir run forrest ı unutamamız gibi ya da cem yılmaz ın oynadığı av mevsimindeki hayde gidelim türküsü gibi. zihinlerde bu kadar soru işareti bırakan bir filmden böyle bir iz de beklerdim. şimdilik sadece filmi izlerken uyuduğunu söyleyen arkadaşım aklıma gelecek gibi..
filmi an itibari ile izledim güzel hatta harika hayal meyal geçti gitti. şöyle bi yorumlara da baktım herkes tutturmuş etkisi çok sürüyor gerçeği de etkiliyor acaba rüyada mıyız havasında. bir toteme ihtiyaç duyuyorlar.
- abi yoksa rüyada mı izledik bu filmi
+ olmaz oğlum öyle şey
- abi totem lazım
+ bi cigara ver
- al abi
+ şısssımm şısssmm yok lan gerçek hayattayız totem çalışıyor
- bizim totemimiz sigara mı?
+ asdfghjklş
dün gece misafirlikte seyrettiğim film. en olmayacak yerde. iki lafın belini kıralım diye gittiğim bacanak, tak diye bu filmi dayadı burnumuza, tek laf edemeden, film bitince kalkıp geldik.
o diil de, ben bu filmi cidden beğendim. bir fikir sineması ve bunu günümüzde sadece amerikalılar yapıyor. yeşilçam fırlamalık filmleriyle kafayı bozmuş olmalı; tırnağı olamaz bunun. büyük bir fikrin güzel sanat fenomenine dönüşümü olarak sanat; en sevdiğim şey...
diyeceğim o ki, kaba madde ve kuru mantık sınırları içinde kalanlar bu filmi seyretmesinler. çünkü bunda rüyalar var, rüya içinde rüyalar var, "fikir aşılama" gibi olağanüstü bir fikir var...
bu konular elbette amerikan mantığıyla sergileniyor ve filmin en tatsız tarafı bu ama, yine de bu konuları sadece onlar işleyebiliyor. yeşilçam nal topluyor. bir kareyi on dakika gösterince sanat filmi yaptığını sanıyor..
-Bir tren bekliyorsun.
Seni uzaklara götürecek bir tren.
Nereye gideceğini biliyorsun ama emin olamıyorsun.
Ama bunun bir önemi yok.
Bir trenin seni nereye götüreceğini nasıl umursamazsın?
-Çünkü birlikte olacağız.
leonardo dicaprio yu kendisine bir kez daha hayran bırakan son yılların en iyi filmi. film o kadar iyi kurgulanmış ve katmanlar o kadar iyi birbiriyle bağlantılı hale getirilmiş ki, leonardo nun 4 üncü katmana kadarki sahnelerinde bile filmde nerede olduğunuzu kaybetmiyorsunuz. mükemmel senaryo, inanılmaz görsel efektler, süper ötesi ses ve film müziği...
ilk izlenişte genelde anlayamayacağınız , ikinci izlenişte ise ha budur diyebileceğiniz bir christopher nolan filmi. imdb'de biraz şişirilmiştir fakat top 10 da olması normal bir durumdur. çünkü fazla değinilmeyen rüya konusunu bir kurguyla sergilemiştir.
son zamanlarda yapılmış en kaliteli yapımlardan birisi. ihsan oktay anar'ın romanları nasıl ikinci okuyuşta anca anlaşılabiliyorsa bu film de öyle karışık ki ikinci defa izlemek şart. cobb'un yaşadıklarını çok iyi anlıyorum aynı bilinç altında oluşan hayal dünyasını kendimden çok iyi biliyorum. neticede sen sadece bir hayalden ibaretsin tıpkı mal * gibi.
imdb gelmiş geçmiş en iyi 250 film sıralamasında şuan '' iyi Kötü Ve Çirkin '' den sonra 5. sırada yer alan , baş rolde Leonardo Di Caprio'nun yer aldığı Christopher Nolan imzalı 2010 tarihli baş yapıt.
ilk izlenimde kimse bir şey anlamaz bu filmden denmesi üzerine loop' a alıp seyrettiğim film. 5. defadan sonra cast' ı ezberledim ama senaryo hala oturmadı.
ilk izlenimde kimse bir şey anlamaz bu filmden iddiasını reddettiğim, ilk izlediğimde anladığım , kurgusunun süper olduğunu düşündüğüm izlenilesi film.
dom-mal ikilisinin en çok isimleriyle ilgimi çektiği filmdir. dom karısından ilk bahsedişinde altyazı "mal, ...." şekline büründü. lan adam küfür mü ediyor, böyle çevirmenlik mi olur bari 'hey lanett' falan yazsaydınız diye içimden geçirirken kadının ismi olduğunu farkettim.
o değil de artık günlük hayatta kullandığım mal, mol' a dönüştü sayesinde.