aşk imkansızlıkla beslenir. imkansızlık var ise büyür, çoğalır.
bu yüzdendir, yüzyılın aşklarının hep imkansızlık barındırması..
yok olmasına, unutulmasına fırsat vermeyecek kadar az, gıdın gıdın birlikte olabiliyor isen, birlikteyken bile imkansızlığın farkında isen, imkansızlığı olabilirliğe çevirmek için ne kadar çok uğraştıysan aşk o kadar aşktır. öyle ki bir süre sonra aşık olduğun kişinin bile önüne geçer hissettiklerin.
çünkü sadece onun gözüne bakınca inanırsın masalların, aşkın, mutluluğun o uçucu narin dokunuşuna.
çünkü her aşık olduğunda kendini ararsın biraz da, her aşık olduğunla daha insan olursun, hayatı daha yoğun hissedersin. duyuların duyguların keskinleşir.
aşk yemeğe tad veren tuz gibi, yaşamanın lezzet artırıcısıdır. o olmazsa yemekte yavandır, yaşamakta...
mutsuzluk mu, aşkın içinde tillahı vardır, ama o aradaki an'lık mutluluklar, işte onlar yok mu onlar, hep sebebidir umut etmenin.
her aşk da bana bir masal anlat baba dersin bir kez daha..
imkansıza aşık olmak, minicik ! mutluluk anları için yaptığımız bir tercihtir.
siz aşkı kahpe bir gülüşün gamzelerinde sandınız..
aldandınız..
o gülüş bir tokat oldu..
yanağınıza indi...
canınız yandı..
ağlayamadınız..
tekmeleyen ayakları öptünüz..
okşayan elleri ısırdınız..
sevdiklerinizle savaşıp..
nefret ettiklerinizle seviştiniz..
siz aşkı bir yalana kurban ettiniz..
mutsuz olmak manasızdır aslında, adı üstünde imkansızlığı biliniyordur. sevdiysen benimdesiysen özlediysen imkansızlığını da kabulleneceksin kardeşim... bilerek özümseyeceksin. kabullenerek boynunu eğerek gözlerini yumarak yaşayacaksın güzelliği.
tıpkı kendini alamayıp bir poşet dolusu eriği yerken mideyi bozacağını bildiğin halde poşete daha da yumulman gibi bir şey bu. mazoşist öğeler barındırsa da değer be kardeşim. seviyorsan seviliyorsan, ızdırabını da seveceksin. zira terlemeden yokuş çıkılmıyor.
ha dersen ki yok anam ben almayayım, benim minderim kuru suyum durudur..paşa gönlün bilir.kahve yapanın olmaz, kahve yapayım derken taşıranın da, "yalnız benim için bak yeşil yeşil" misali şarkılar birisini çağrıştırmaz sana. sabahı gecesiyle vücut saatini sana ayarlamaz kimse. özlemezsin görmek için tutuşmazsın kızıl kıvılcımlarla.
sözü kısa kesecek olursak; Goethe demiş ya abiler;
Aşk, imkansız bir çok şeyi mümkün kılar... başka da izah gerekmez.
aşkın özünü yaşamaktır. aşk, bize sunulmuş mutluluk kutusu değildir. içinde cefa da vardır ve aşkın büyüklüğü sınanır böylece. imkansız aşk da, tırnaklarınızla kazımaktır hayatı. mutsuzluk, en baş malzemesidir ve bu yüzden, mutsuz olmak doğaldır. imkanlarla bezenmiş aşkı yaşamak kolaydır. imkansızsa, herkesin harcı değildir.
o imkansız kişi, sizi yerden yere vurmuyorsa, hor görmüyorsa aşkınız hep yaşar. ama sizi aşağılayacak kadar alçalmışsa, aşk da bitecektir sonunda, mutsuzluk da. köprüleri attığınız gün, yeniden doğmuş gibi olursunuz.
onu onsuz yaşamaktır aslında,akla imkansız gelene kadar hep hoş rüya ve hayallerin baş tacıdır sultanıdır ama o kelime araya girince acı ıstırap o tek sorumlusu ve kaynağıdır... bu döngü aylar hatta yıllar boyu devam eder... nefes alışından saç tarayışından manalara çıkarmak ise imkansız aşkların kahramanlarının tek geçim kaynağıdır..
aslında garibim neler besler o sevdiği kız için ne hayaller kurar ama her defasında o koca yuksek duvarla karşı karşıya kalır ve elinden hiç 1sey gelmez..
artık kendisine ve çevresine zararlar vermeye başlar ve unutmak gerektiğini anlar
artık unutma vaktidir ve bazı kahramanlar * şöyle yapar o hayatının kızına kendi yüreği bu acıyı kaldıramayacağı için telefon numarasını sildirip msnsini engellemesini ister...ama unuttuğu tek şey vardır
onsuz olmakta onun yanında olması kadar imkansızdır...
farkında olmadan yapıp da istediğimiz şey..
nasıl mı..
biliyoruz ki hepimiz, aşk karşılıklı durumlara geldiği anda esnemeye, erimeye, cılkı çıkmaya başlıyor.. fuzuli^nin dediği gibi aşk ne kadar zorlu bir yolda geçer ise o kadar değerlenmektedir çünkü..
çünkü uzaktan bakınca çekici gelir bize.. elimizi aldığımızda büyüsü gider..
bu sebeple seçeriz imkansız insanları, bizden kilometrelerceee uzaktaki sevdiceği.. hayalimizde yaratırız kusursuzu..
biliriz çünkü olmayacak..
ama umut var ya..
işte..
ne yazık ki bu duruma herkes en az bir kere düşmüştür. * bu durumdan kurtulmanız için kesinlikle kendinize dışarıdan bakmanız gereklidir. buda ancak gemileri yakmak ile mümkündür. gemileri yakmasını bilen kurtulur diğerleri de harcanır gider.