adam gazeteci, a.ü'de mis gibi öğrenci ve kendini riske atıp çok güvenlikli bir toplantı esnasında ayakkabısını gidip imf başkanına fırlatmaya yelteniyor ve bizim tepkilerimiz: aaa solcu ve ayakkabısı nike, adidas, dolce gabanna; üzerindeki tişört tommy hilfiger... ulan bu ancak çapsızlık, kendini bir bok sanıp başkalarını küçük düşürme çabasından başka bir şey değil. bu protestocu herhangi bir pazardan alınmış kıyafetlerle, ayakkabıyla bu eylemi gerçekleştirse neresine takıcaktık acaba ...? bu seferde: aaa fakir solcu kendini tatmin ediyor mu diycektik ?
attığı ayakkabı imf başkanına hediye edilmiş, fırlatan şahıs ise bir ayağında ayakkabı diğer ayağında da (gbkz: turuncu hamam terliği) ile taksim de dolaşmaktadır. ayakkabı alınalı 3 ay olmuş ve çakma nike imiş.
türkiye'yi dünyaya karşı rezil edecek hareketlerden biridir. sadece kendini ırak'la bir tutan bir kişi bu yüz karası hareketi yapabilir. yazıklar olsun.
1. cesaret isteyen bir eylemdir. lakin haplar alıp, sizde bir banka soya bilirsiniz mesela.
2. ayakkabı senin ülkende, en azından senin coğrafi koşullarında atılmıştır. ''orda bir yer var uzakta gitmesekte görmesekte insanlar ayakkabı ile anlaşıyor'' derler. sanki taş devrinde yaşayan milenyum görmüş insan misali.
3. barış koşullarındaki her türlü 'aşırı'fiziksel güç * ilk kullananan aleyhinedir.
4. kısmen taklittir, ve işte ne kadar taklitse o kadar acizlik göstergesidir.
5. ayakkabı bu ülkede atıldığı için malesef hepimizi temsil eder. örneğin o genç ağır bir bot giyip gitse, botla başkanın burnunu kırsa ne olur?... kendi dahil kimse bilmez bunu.
kısacası...
cesurcadır... lakin her cesaret sahibi iyi şeyler yapıyor demek değidir. esas olan düşüne bilmektir. düşünemediklerinden, nice dev balıklar, bir kancaya/yeme kurban giderler.
(bkz: gaza gelmiş genç)
Ayakkabı fırlatan Irak'lı gazeteci insanlık onuruna yakışan cesur bir harekette bulunmuştu. Bunun aynısını bugün kendi ülkemizde gördük. Kendi ülkem adına gurur duydum. Bu tür ortamlarda sıkı güvenlik önlemleri olur, yanına yaklaşıp tükürük de fırlatamazsınız. Yapabileceği eylemi yapmıştır. Ayakkabı fırlatmak haksızlığa, adalete, sömürüye karşı bir tepkinin sembolü olabilir gayette. Ayrıca bunu yapan bir Arap diye aynı eylemi gerçekleştirmeyi eleştirmek saçma. Bunu yapan onurlu bir Arap, alnından öpülesi bir Arap. Buradan bunu mesele eden ırkçlara selam olsun!
Ayrıca bunu yapan kişi Nike marka ayakkabı giyiyormuş da, nasıl solcuymuş! Solcu olan kişiyi üretilen ürün değil, üretim aşamasında o malı üreten işçinin artı değerine el konması ilgilendirir. Yoksa gününmüzde ister istemez, bir çok ürün ve hizmet tekellerin aracılığıyla karşılanıyor. Sanki ortalık işçi kollektiflerinin ürettiği ayakkabılarla dolu da giyilmiyor.
Eylemin etkinliği elbette eleştirilebilir ama hiç bir şey yapmayıp da klavye başında eleştirince de insanın biraz yüzü kızarmalı!
Bir de IMF zorla mı para veriyormuş! Sen IMF'nin bir yardım kuruluşu olduğunu sanmaya devam et. IMF küresel sermayenin bir parçası ve bu ülkede bu sermayenin oyuncağı.
Edit: Bir de eylemi yapanlar solcuymuş. Ne kadar şaşırtıcı değil mi? Ülkelerini, milletini çok seven ülkücüler ancak eylem yapan solculara saldırsın. Ülkesini, halkını sevmek küresel sermayenin sömürü güçlerine tepki vermektir, eylem yapmaktır. Başka halkları aşağılamak, kendi ırkını yüceltmek değildir.
hedefine ulaşamamış ayakkabıdır. adam yinede türk gençlerinin çok kibar olduğunu sözünü kesmediklerini sonuna kadar dinledikten sonra yorumlarını yaptıklarını söylemiştir.*
ırak'taki olayla, ayakkabı fırlatmak hariç hiç bir alakası yoktur. ırak'ta ülkesi zorla işgal edilen bir vatandaş işgalcilerin başkanına ayakkabısını fırlatmıştı. fakat imf zorla gelip bizim ekonomimizi yönlendirmedi, bizim seçtiğimiz iktidarların isteğiyle ülkeye çağırıldı. o yüzden madem ayakkabıyı atacaksın kime atman gerektiğini de bilmen gerekir. kısacası populist bir gencin yaptığı taklitçi ve aptalca eylemdir.
bunca yazılıp çizilene bir şey demek benim şahsım için mantıksız olsa da ana konu olan ayakkabı fırlatma dışında uzmanı olduğum asıl konuya değinmek istiyorum, yani toplumsal tespit sıçma olayına;
muktedar el zeydi isimli ıraklı gazeteci bush'a ayakkabı fırlatınca yere göğe sığdıramayan ve ancak bizim ülkemiz de olayın bir benzeri imf başkanına karşı yapılınca "böyle rezalet mi olur kardeşim dünya'ya rezil rüsva olduk" diye çıkışan keresteden yurttaşlarımızda mevcut. yani bu kereste olarak tabir ettiğim ve canımdan kanımdan vatanımdan bir parça olarak kabul etttiğim yurttaşlarım farklı mekanlarda farklı zamanlarda vuku bulan aynı nitelikteki iki olaya her nasıl oluyorsa aynı tepkiyi verebilme kabiliyetini gösterememektedir. ve bu durum beni de etkilemektedir.
eğer bu olay çok yanlış çok terbiyesizce bir hareketti ise biz ıraklı gazeteciyi neden tebrik ettik "helal olsun" dedik
haa hülasa bu olay çok yerinde bir tepkiyse neden kendi ülkemizin vatandaşını tükürüle boğmaya çalışıyoruz.
anne ben korkmaya basladım nereye gidiyoruz böyle...
ne olacak bu memleketin hal-i pürmelali yollu acı yakınmalarıma sebep olmuştur. ulan bir ayakkabı fırlatmayı bile beceremiyoruz. hayır, biz bu protesto olayını hepten beceremiyoruz. meydanlarda slogan atanlar desen, son nefesini verir gibiler. ayakkabı fırlatan desen, izledik; imf başkanının, kendisine ayakkabı fırlatıldığından ancak haberleri izlerken falan haberi olmuştur, ya da yanındakilere "bu ikisinin aralarında ne var, kız meselesi mi?" falan diye sorduğunda gerçeği öğrenmiştir, "hayır beyefendi size attı ayakkabıyı" dediklerinde. yok arkadaş olmuyor, başka bir yol bulunmalı.
nike giyiyorsan eylem yapamazsın! giymiyorsan belki. valilikten, ne bileyim fakülteden falan iznin var mı?
"izin vericiler"den müsaade almadan götünü bile kıpırdatamayan bünyelerin kavraması zordur bu tip halleri.
meydanda hakkını aramanın adı da bas bas bağırmaktır zaten onlara göre. dostum, meydan hak aramaktır, hakkını sormaktır.
IMF*, yerli iş birlikçileriyle (hükümetler, kompradorlar, kalemşörler) bu ülkenin (musallat olduğu diğerlerinin de tabi), anasını mı sikiyormuş? kime ne?
filmde* hulusi kentmen'in de (bir yandan oğlunu döverken) dediği gibi: "ulan devleti idare etmek size mi kalmış! siz önce okuyun, diplomanızı alın. eliniz bir ekmek tutsun..."
e sonra?
neyse!?
sen; nike mıdır, esem sport mudur -artık ne karın ağrısıysa- işte onu uluslararası o.ç.'ye fırlatan arkadaş!