ilkokuldaki platonik aşk

    7.
  1. minik ve masum bünyenin aşk hayatını ilerki yaşlarında olumlu ya da olumsuz etkileyen hede.

    ilkokulun en acımasız yıllarından biri olan 1.sınıfta başlar herşey. aşk kavramı daha yeni yeni oluşmaktadır masum dimağlarda. sınıfın en yakışıklılarından biridir. öğretmen tahtada ders anlatırken, masum bünye umutsuzca platoniğini kesmektedir 4 ile 3'ü toplamaya çalışırken. o çocuğu izlerken midesinde hep kelebekler uçuşmaktadır.* sonra karar verir söylemeye, nolcaktırki sanki. okul çıkışında kırtasiyeye gidip üzerinde kalpler olan pahalı bir kartpostal alır platonik olduğu çocuk için. eve gider ve özene bezene en masum duygularını yazar o kağıt parçasına. ertesi gün tenefüste gider aşık olduğu çocuğun yanına, çocuğun yanında bikaç arkadaşı daha vardır. büyük an gelmiştir, artık aşkı platoniklikten çıkıp gerçek olacaktır. uzatır çocuğa üzerinde yamuk yumuk olan el yazısıyla, kartpostalı. çocuk alır ve okur, masum dimağ heyecanla beklemektedir ne cevap verecek diye. çocuk okur ve yavaşça indirir elinden:

    -ahahahahahaha, heyyyyy çocuklar z-smart beni seviyomuşşşşş, ahahahahahahaha...

    masum bünye birden ne olduğunu anlayamaz, şok geçirmiştir, gözlerinin dolduğunu hisseder . "hiçte bile yok öyle bişey, ben onu, ben onu şaka olsun diye vermiştim zaten." diyerek dışarı kaçar kahkaha seslerinin arasında. tuvalete gidip gözpınarları kuruyuncaya kadar ağlar. ilk kalp kırıklığını yaşamıştır. ama fonda birden bi müzik sesi duymaya başlar.****

    ayrıca benzer hikaye için, (bkz: barney stinson)

    o kalp kırıklığından sonra masum bünye'nin felsefesi şu olmuştur: i will survive* *
    5 ...
  2. 1.
  3. büyük ihtimal ingilizce öğretmeninizdir.*
    3 ...
  4. 11.
  5. masumiyettir, belki de bir insanı sevmenin, aşık olmanın en güzel zamanlarıdır. çocuksunuzdur, karşınızdakinin beklentiniz yoktur. sadece teneffüslerde sizinle gezmesini, aldığınız simiti birlikte yemeyi istersiniz. o saf halinizle en fazla evlenmeyi falan hayal edersiniz. başka da birşey bilmezsiniz zaten aşka dair, dedim ya safsınızdır, kirlenmemişsinizdir. en saf en doğal halinizle seversiniz, ya çocukca bir cesaretle gider duygularınız söylersiniz , ya da yine çocukca bir korkuyla söyleyemezsiniz. ilkokul biter, sınıflarınız ayrılır ortaokulda. onu pek görmediğinizden duygularınız geçer. aynı mahallede oturuyorsanız yolda gördükçe selam verirsiniz belki, belki de utanıp bir selam bile vermezsiniz. lisede yollar iyice ayrılır, üniversite falan derken görüşmez olursunuz. mahalle bakkalının yanında evinizden 30 metre ötede oturmaktadır, hergün birkaç kere evinin geçersiniz ama camda ya da kapı önünde görseniz bile selam vermezsiniz. çünkü konuşacak birşey yoktur "okul nasıl gidiyor?"dan başka. velhasıl-ı kelam ne kadar saf duygularla sevseniz de, bir zamanlar ne kadar aşık olsanız da platonik aşkınızdan kopmaya mahkumsunuzdur, ilk platonik aşkınız olsa bile.
    3 ...
  6. 12.
  7. *öğretmen rutin oturma planı yaparken inşallah emel'le otururuz diye iç geçirmek,
    *annen senin için kalem alırken 'anneciğim emel'e de silgi alalım dün sınıfta silgisi kayboldu deyip kırtasiyeci amcadan arı mayalı kokulu silgi istemek,
    *tenefüslerde dansa davet oynarken sürekli emel'in yanına gitmek istemek ve onun da senin dışında gelen teklifleri geri çevirişini büyük bir keyifle izlemek,
    *okuldan sonra sık sık üst kattaki emel'i ders sorma bahanesiyle rahatsız etmek
    *her gece yatmadan önce 'allah'ım inşallah annemler yarın izin verir de emel ile okula başbaşa gideriz' diye dua etmek,
    *annen emel'in annesi nurten teyze'nin altın gününe seni götürmeyince küsüp bütün oyuncakları yayıp etrafı dağıtmak,
    *okul pikniğinde emel ile birlikte ip atlamaya çalışmak,aynı masada yemek yedikten sonra sırf o mutlu olsun diye diğer erkek arkadaşlarının hakaretlerine aldırmadan tüm kız oyunlarını oynamak,
    *beş sene boyunca emel'le birlikte bir sabah andımız'ı söylemenin hayalini kurmak,
    *emel ödev yapmadığında,öğretmenin ona kızacağı korkusuna kapılıp 'al benim ödevimden bakıp yazabilirsin'demek,

    veee sonra bir gün kapı çalınıp annen akın bak nurgül teyzenler taşınıyorlarmış bizle vedalaşmaya gelmişler emel seni görmek istiyor deyince ağlamak,ağlamak,ağlamak...
    2 ...
  8. 18.
  9. yıllar sonra itirafı yapılırken iki tarafında saatlerce gülme sebebidir.
    çöp başında kalem açarken sırada oturmak haramdır insana. kantin sırasına onun girmesine gerek yoktur. zaten en sevdiğinin vişne suyu olduğunu bilip onun yerinede alırsınız. not defterinden koparıp üzerin bişeyler karalayıp verdiği kağıt hep saklanan değerli bi parçadır. komiktir özetle.
    1 ...
  10. 17.
  11. *andımız okunurken hep arkasına geçmeye çalışırsınız.

    *sınıfta arkasında oturmaya çalışırsınız.

    *onun her dediğini yapmaya çalışırsınız.

    *o sınıfa birşey anlatırken, konu anlatırken onu pür dikkat izlersiniz.

    *her sabah okula gitme sebebidir.

    *büyüyünce akla geldikçe gülünülür.
    1 ...
  12. 6.
  13. uğruna ilk kavganın edildiği kızdır...

    kafaya oynarsınız sınıfta, matematik sorularını ilk önce ben çözeceğim diye yarışırsınız, ki çözersiniz de ama siz fırlama olduğunuz için en arkada oturmaktasınızdır,o ise hanım evladı ibnenin tekinin yanında ve ikinci sırada... bu arada ibne de sizin ona ilginizi bilmekte ve inadına kıza yavşamaktadır...
    her matematik dersinde yaşanır bu karmaşa, lan ben önce çözüyorum ama neden tahtada çözmüyorum diye kendi kendinize hayıflanırsınız, çünkü tahtaya çıkıp gözlerinin içine baka baka soruyu çözmelisiniz... artık zamanı gelmiştir hep onlar mı çözecek anasını satayım... soruyu çözer çözmez koşmaya başlarsınız en arkadan -bok varmış gibi, çocuk aklı işte- ama soluğu tahtanın önünde alırsınız tabi yüzünüz gözünüz dağılmış vaziyette, o ikinci sırada oturan hanım evladı olan piç siz koşarken ayağını uzatmıştır koridora... hoca anlamıştır ama bir şey demez, yanınıza birini verir tuvalete gönderir ve bağırır ne koşuyorsun sınıfın içinde, toz oldu diye... sinirden ağlayamazsınız bile, elinizi yüzünüzü yıkar, patlayan dudağınızın kanını durdurursunuz, sınıfa girersiniz ama fırlamalığınızdan eser kalmamıştır... o orospu çocuğu bitmiştir artık sizin için, hem sevdiğiniz kızla beraber oturuyor, hem o da seviyor kızı... tenefüsün olmasını sabırsızlıkla beklersiniz... tenefüs olur olmaz, hoca sınıfı terkeder etmez, yapışırsınız piçin yakasına, allah ne verdiyse girişirsiniz... tabi yanında da beraber kafaya oynadığınız kız, ciyaklamaya başlar... bu sefer orospu çocuğunu bırakıp, kıza bakarsınız... kız saymaya başlamıştır, ne yapıyorsun sen bik bik bik diye... bir şey demeden, elemana son bir yumruk daha atarsınız, dışarı çıkarsınız...
    bir daha ikisiyle de konuşmazsınız... artık nefretle beraber büyüyen bir sevgi vardır... sonra kızla aynı lise kazanılır, sırf gözüne sokmak için onların sınıftan birileriyle çıkarsınız falan filan...***
    1 ...
  14. 13.
  15. büyüdükten sonra facebook'tan bulup yazılacağı kesin kişi.
    1 ...
  16. 3.
  17. sınıfın en popüler, en dışa dönük kızıdır.
    1 ...
  18. 10.
© 2025 uludağ sözlük