ilkokul 5.sınıftayız. mavi önlük, beyaz yakalarımızla şirinler gibi geziyoruz ortalıkta. öğle arasında arkadaşla tavanda ayakkabı izi çıkarma yarışı yapıyorduk. bunun için de arkadaşın kundurasını kullanıyoruz. bir ara nasıl olduysa oldu arkadaş ayakkabıyı fırlatırken elinden kaydı koca kundura gitti cama saplanıverdi! evet evet ok gibi saplandı. ne cam kırıldı, ne ayakkabı yere düştü öylece camda kaldı. boy da kısa ayakkabıyı da yerinden alamadık. çok değil beş dakika sonra gargamel ay pardon öğretmen geldi. o ayakkabıyı öyle görünce çıldırdı resmen. kim bunu yapan kim diye yırtınıyor, korkudan kimse çıkıp da "ben yaptım" diyemiyor. en sonunda herkesi tahtaya kaldırdı ve gözleriyle ayaklarımızı taramaya başladı. ve evet tek ayakkabısı olmayan arkadışımın yırtık çorabından çıkan başparmağı adeta dayağa davetiye çıkarıyordu.
öğretmen yazı yazırırken arkadaşlarla ilk önce ben bitirdim yarışması yapmak. bu uğurda dersi zerre dinlemedik konulardan da bi boku anlamadan geçti gitti ilkokul.
öğretmen kompozisyon yazdırır. özene bezene yazar götürürsün göstermeye. öğretmen der ki: başlık nerede? tekrar sırana geçip oturursun düşünürsün düşünürsün ve hiçbir şey bulamazsın. en sonunda da başlık kısmına BAŞLIK yazarak olayı kapatırsın. oldukça mutlusundur.