elini suya sabuna dokundurmayan bir öğretmenimiz vardı. arıza çıkaran iki öğrenciyi çağırır yakalarından birbirine gemici düğümü ile bağlardı. sonra yerlerine otuttururdu. niye her öğretmen gibi silleyi çakıp bağırmadığına çocukluk halimizle bir anlam veremezdik. psikopat olduğunu anlamamız mezuniyet yıllarına rastladı.
kulak çekmekte üstlerine yoktur efendim.
mesela bir keresinde hiç unutmam ilkokul 2.sınıftayken bir heyecanla matematikte 4 işlem problemini çözmenin vermiş olduğu bi heyecanla o koşuşla öğretmen masasına dayanmıştım. arkadan gelen 2.model pıtırcık arkadaşlarım ise fazla ittirmiş olacaklar ki kabak benim başıma patladı ve öğretmen benim ittirdiğimi sandı. o güne kadar babamdan bile yemediğim bi nevi cezayı ilkokul öğretmenimden yemiştim. şimdi kim bilir napıyor ama bilsin ki öteki tarafta 2 elim de yakasında olacak! *
bunlardan en orjinali herhalde toplama işleminde eldeyi unuttu diye 3.sınıf öğrencisinin eline"yarım dayak atacağım sana" diyerek parmak uçlarını bir araya getirip cetveli geçirmesidir.
baş parmak,işaret parmak ve orta parmağı birbirlerine yapıştırarak tuhaf bir şekil oluşturulur ve cetvelle bu 3 parmağın birleştiği yere vurulur ve inanılmasz bir acı hissedilir.
bir anlamda çocuğun geleceğini, piskolojisini etkileyen cezalardır.
birkaç örnek:
- sıra dayağı.
- beş parmağı bir araya toplatıp flütle vurmak.
- okul bittiği halde sınıftan çıkartmamak.
- bilmem kaç kere bir kelimeyi ardı ardına yazdırtmak.
- tek ayak üstünde bekletmek.
- oklava dayağı.