kareli örtümü sıradan söküp çantama koymak ne zevkli gelirdi bana pazartesi günü mis gibi kokusuyla sıraya tekrar geçirmek şimdilerde ise böyle birşey yok heralde ne güzel yıllardı.
nefretle büyümüş nesildir. ben istemiyorum sıra örtüsü anasını satıyım, niye okulun sikik örtüsünü ben yıkıyorum? müdür yıkasın amına koyim çok temiz örtü istiyosa.
Evet o nesil bizdik. Kendımızınkınden hariç ogretmenınkını de götürür hayır bayan oğretmensin çok mu zor bir ortu yıkamak niye ugrastryosunuz bizleri götür yıka getir ser masana. Bir de bunun başka versiyonu olan perdeler vardı istemesende zorla verirlerdi eline çokta severdim ya sanki öğretmen cağzımı her bir şeyi yaptırırdı arsız arsız.
Şu anda üniversiteyi bitirmek üzere ya da ortalamış nesildir. Daha yaşlı da olabilirler kendime göre konuşuyorum.
Aynı zamanda örtüleri gün sonunda katlayıp öğretmenin dolabına sırayla yerleştiren nesildir. Öyle ki bu toplama işi zaman zaman hoşlanılan kıza hoşlandığını belli etme yöntemidir. Misal siksen örtüyü toplamayan erkek çocuk kızla aynı masadaysa kendi isteğiyle örtüyü toplar diğer erkek arkadaşlarının hunharca dalga geçmesine aldırmadan. Erkek yalakası olan kızlar da bu dönemde kendilerini belli etmiştir aynı zamanda, örtü toplamayan erkeklerin örtülerini kendi isteğiyle toplayarak. Yeri gelmişken bir diğer hoşlanma belli etme yolu da son derste kendi montunu almaya giden erkeğin kızın da montunu getirmesiydi*
çocuklugu çamurla haşır neşir olan nesil, oyunu net de değilde mahallede yakar top, çelik çomak, saklambaç, renkli istop oynayarak geçiren efsane nesil dir ayrıca.
duygulandım göz yaşlarımı masa örtüsüne siliyorum amk.
Enee birinci sınıf aklima geldi ne gunlerdi bee.. en guzel ben katlicam diye uğrasirdim. Ortuler sobanin yaninda kuruduģundan dolayi is kokardı gider she parfum alip hepsine sıkardım. Duygulandım lan.
sırf tanım olsun diye yazdım yukarıdaki iletiyi.. asıl değinmek istediğim konu ''zihin''. bakıyoruz ki bizi aldatmış ta o zamanlardan. kendimizi önemli hissetmemizi sağlamış. diğer 39 kişi yokmuş gibi davranmamızı sağlamış. oysa olay nedir, örtü yıkamak. oysa sen bile yıkamıyorsun o örtüyü. olsa olsa annen ya da çamaşır makinası önemli hissedebilir kendisini. fakat olay ne? o örtüyü sahiplenmek! öğretmen de onay verirse eğer tamamdır, en önemlisisin, en fark edilenisin, en gözdesisin. ulan oysa o örtüyü yıkayıp tüm bu sıfatları kabullenmene onay veren öğretmen bunu toplamda bilmekaç kere yaparak başından savmış olacak, sana n'oluyor... fakat n'ooluyorsa oluyor işte, bu zihin, kendimizi bir şey sanmamızı sağlayarak hem o örtüyü yıkatmamızı hem de bunun yapılabilecek en önemli işlerden birisi olduğunu düşünmemizi sağlıyor. bunun gibi örnekler çoğaltılır sabaha dek ...
insanoğlunun zihni, başına olmadık işler açıyormuş meğerse o yaşlardan. aşk yok, para yok, sorumluluk yok, haberleri izleyip-gazeteleri okuyup bir şey anlamıyorsun, kredi kartların yok, sorumluluk sıfır... örtüyü yıkatırsak 5 mi alacağız sözlüden? 5 alırsak bu ne işe yarayacak? bunun bir ''mecburiyet'' olduğunu anlasak n'our? ... peki sorun ne?
Benide yazın lan. Kralım diye es geçirmedim kendimi hiç. Sıram geldikçe gittim yıkattım.
Hatta o dönemde biz aynı okulun simit arabasında sırayla simit satmıştık. Var mı yapan bilmiyorum da bizde okul nöbetçileri hergün tenefuslerde o simidin başını bekleyip esnaflığı öğrenirdi Hacı. Bal tutan parmağını yalar , bi kılıf bulursan akşama kadar iki üç tanede kendine aşırırsın.