(bkz: faber castell grip 1347)
8.sınıfta falan mesela bu kalemi kullan statünün kralını yaparsın, tabi ilk tenefüsten uçururlar yerinde rüzgarlar eser. *
Çocuklarımıza bile ilkokulda sınıf ayrımı öğretiliyor, sonrada ezik baskıcı kurallar arasında kalan çocuk olduğu gibi kendine has tavrını sergiliyemiyor, Emperyalist sistem burada bile var.
buruş buruş önlük, griden beyaza geniş renk yelpazeli yaka, ucunun tahta kısmı yumuşak ve siyah kısmı sürekli düşen kalem, ikiyüzellibinlik kararmış silgi ve ailenin sana aldığı halde sırf düzensizliğinden her gün unuttuğun kitap defter ve diğer gereçler.
Sınıftaki çocuğa baktığınızda hangi maddi statüde yer aldığını anlamanıza sebep olan nesnelerdir. Günümüzde bunların yerine telefonlar ve mp3 çalarlar yer alsa da bundan bir 20 sene öncesinde kalem gibi basit şeyler statü farkı yaratmaktaydı. Örnek vermek gerekirse
sınıfın maddi durumu iyi olan kesiminde çantalı 64lük 120lik koca koca monamiler bulunurken benim gibi daha fakir insanlar bakkaldan alma karton kutuda 8'li 12'li monami taklitleri kullanırdı.
işin kötü tarafı bu boyalar diğerleri gibi homojen yapıda olmadığı için masmavi bir gök yüzü yerine parçalı bulutlu gökyüzü yapmak zorunda kalırdınız. Eenk farklılığı da bariz ortadaydı, sınıfımızda durumu en iyi olan çocukta gümüş rengi ve yaldızlı sarı boyalar vardı. Ağaç gökyüzü kedi köpek allah ne verdi yaldızlı sarıya boyardı allahsız. Biz 3-4 renge talim ederdik.