bugün

ip baskıları.
ilkokulda resim dersine ait unutulmayan anilaridir..

japonya' da hiroşima ve nagazaki' Ye atılan iki atom bombası konulu okulun düzenlediği resim yarışmasına katılmıştım, ödül almıştım.. güzel bir anıdır benim için..
Yaz, kış demeden her mevsim bacasından duman tüten ev.
o duman nasıl bir dumansa artık, her çocuğa iyi gelen ve özlem duyulan.
cin ali karakteridir. yeteneksiz olmak böyle bir şey..
Tıpkı hayat gibi kapalı ,Pencereleri çarpı şeklinde bir ev..
Evin yanında hep aynı tip çizilen soğuk bir ağaç..
Birkaç küçük bulut ve ağlamayan yada gülmeyen çiçekler..
Farklı birşeyler cizdiginizde o öyle olmaz denilmeler..

En önemlisi de bu ruhsuzluğun parçası olmadığınızda verilen düşük notlar..

Tamam resim yeteneğim pek yok belki resimden bu yüzden düşük notlar alırdım ama hiçbir zaman tek tip bir resim yapıp hayalsizliği benimsemedim..

Tanıma gelecek olursak,

Tek tiptir, çizmeyen cezalandırılır..
Bir resmin sanat değerinin yüksek olması için gerçeğine en çok benzemesi gerektiği gibi saçma bir düşünce.
Her sene yaptigimiz ip baskisi.
güneşin aralarından yüzünü yavaş yavaş gösterdiği tepeler, bacasından dumanı tüten evler, olmazsa olmaz dereler, evin etrafını saran çitler, bahçedeki koyunlar, bahçede oynayan çocuklar.

aslında bizim en masum zamanlarımız. hayallerimizin en güzel örnekleri lakin büyüdük ve kenarında derelerin aktığı bacası tüten evlerin olmadığı gerçeği yüzümüze tokat gibi vuruldu ve biz hayal kurmayı o an bıraktık.
(bkz: ilkokulda nasıl zayıf aldım)
resim yapmaktan soğumam.
görsel
resim yapamadığım için sürekli bağırıp çağıran ibibik hoca.

lan damına goduum, milleti bu kadar itip kaktınız da

bir tane bile olsun, van gogh falan mı çıkardınız ?

adamın kabiliyeti varsa yapar

senin top gibi ötmen sonucu değiştirmez

o it herifin yüzünden hayatım boyunca resimden nefret ettim.

nerede yattığını bilsem gider mezarına işerim.
1. sınıfta yaptığımız patates baskılarıni hiç unutamam. Geçip giden günler öyle kıymetli ki farkında olmadan bitiyor işte. patates baskısını yaptıran ilkokul öğretmenim Suat Taş hocama selam olsun.
Monami pastel boyamın olmaması.
Her resimde olmazsa olmaz üçgen şeklinde ve gayet simetrik ard arda kağıdın sonuna kadar uzanan dağlar, dağların üzerinde bulutlar, bacasında duman olan bir ev, buna rağmen güneş olmazsa olmaz tabi, evin etrafında çiçek böcek ve akan bir dere üzerinde de köprü.
görsel

Çocuğun biri vardı evin içine böyle ampül çizerdi aq.
Bir kapı iki pencere güneşin tepede sarı sarı ışık ve sıcaklık saçarken bacası duman tüten bir ev güzeldi o herşeyden ortaya karışık yaptığımız günler.
görsel
Din, beden eğitimi, müzik, resim gibi derslerin puanlama sistemine etki etmesi kadar saçma bir şey Yok. Çünkü çocuğun yetkinliğini öldürüyor. Yukarıda bir arkadaş "o kadar kastınız da ne oldu, Van gogh mu yetiştirniz sanki" demiş. Çok doğru. Ezbere dayalı saçma bir eğitim sistemi. Ben müfredatta olmasın demiyorum bu derslerin çocukların gelişiminde çok büyük etkisi var ama yeteneği olmayan kişilerin bunlara kafa yorması saçma. Misal ben..
ilkokul ve ortaokulda en büyük handikapım; din dersinde zorla ezberletilen duaları sınıfın ortasında öğretmenin okutması ve Arapça düzgün bir telaffuzumuz olmadığı için sınıftakilerin kıkırdaşıp gülmesi.. sanki Arapça biliyoruz da, eğitimini alıyoruz. Bir de düzgün okumayınca hocadan azar işitip, düşük puan alıyorduk.
Diğer bir korkum da resim dersiydi; hiç ama hiç yeteceğim yoktu. O zaman da cin Ali çizemiyordum, şimdi de çizemiyorum. Bir de üstüne bir sürü resim malzemesi alıp (boyasıdır, cetvelidir, pergelidir, özel kara kalemidir, silgisidir, defteridir) gereksiz masrafa sokuluyorduk.
Diğer zorlu dersim; beden eğitimi.. vücudu hiç esnek bir insan olamadım. Takla atamadığım için beden dersinden kalmış bir insanım.
Gelelim müzik dersine; işte bu ders benim yeteneğimdi. Doğaçlama olarak makam tutar, şarkılara kendim makam uyarlardım. Diğer sınıfların müzik derslerine girer, onlara müzik eğitimi verirdim..
ama gelin görün ki, diğer derslerin dayatmaları, sürekli sizi Arap atı gören bir sistemin sizi sınavlara zorlaması, öğretmenlerimin beni iyi yönlendirememesi, ailemin bu konunun üzerine düşmemesi sonucunda ben bu yeteneğimi kaybettim..
O yüzden bana bu derslerin zoraki olması saçma geliyor.
Siz siz olun, yeteneği yoksa çocuğunuzun. Onu hiçbir şeye zorlamayın.
resim öğretmeninin velime bu çocuk düz çizgi dahi çizemiyor çok yeteneksiz demesi hiç gitmez aklımdan.. lise hazırlık sınıfında resim dersinden sıfır almışlığım var ..
iki pencere ve tek kapı. çatılı bina ( adana'da hiç çatılı bina olmamasına rağmen ) tüten baca ve dahi dumanı.
Kifayetsiz bir öğretmenim vardı ve resim konusunda yeteneksiz olduğumu yüzüme vururken kendisinin Van Gogh olduğunu sanıyordu. Allah rahmet eylesin de hiç sevmedim kendisini. Sevgisiz öğretmen mi olur?
iki dağın arasında olan güneş, dağın arasından akan derenin üstündeki köprü.
ev resmi yaparken , hep müstakil tek katlı , tek pencereli , tek kapı girişli ev yapılması ve klasik; üstünde mavi bulutlar, çevresi çit kaplamalı bahçe vs. bir de, o sulu boya takımını hiç sevmezdim , ya fırçayı suya çok bandırır, ya da boya çok kuru kalırdı. velhasıl resim dersini de sevmezdim ya neyse.
Siyah kopya kağıdı. Pelikan.