ilkel duyguları modernleştirme çabası

entry1 galeri0
    ?.
  1. oysa herkeş gısganır sevdiğini...

    bir modernliktir almış başşşını gidiyor, herkesler modern olma kaygısında, bu kaygının uzağında olanlar ise demode oluveriyor modernistlerin samimiyetsiz ağzında.

    üstelik bir modeli de yok bu modernliğin ama ben gördüğümü anlatmak niyetindeyim yine de.

    bilirkişi mode on:

    ister darwin amcaya inan, ister adem babaya, her halukarda insansın kardeşim, zamanın behrinden bugüne kadar, sürekli olarak değişmiş, dönüşmüş ve başkalaşmış bir insan.

    ve yinelemekte fayda var; 'değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir'
    -ya herakleitos ya da nihat doğan, ikisinden biri söylemişti ama çıkaramadım şimdi-

    yani devam ediyoruz değişmeye ve tabii olarak, değiştirmeye...

    ama asıl değiştirmemiz gereken şey, 'her şeyi değiştirme arzumuz' diye düşünüyorum nacizane, niye dersen, olmaz güzel kardeşim, bazı şeyler hiç değişmeyecek ki, bir anlamın olsun şu beyhude dünyada, ne lüzumu var her boku değiştirmenin, değiştirmeye çalışmanın? biteviye götünden element uydurmak zorunda mısın a canım?

    haydi tamam, modern olmak, çağa ayak uydurmak ayağına, elbiselerini değiştirdin diyelim, pek iyi, pek güzel, sana uydum ben de değiştirdim.
    haydi teknoloji dedin, modern zaman dedin, araçlarını değiştirdin, güzel, yine ben de sana uydum,
    haydi evini barkını da değiştirdin, konuşurken kullandığın kelimeleri de -çadırda doğdun, dairede büyüdün, nevi şahsına münhasır demedin de, spesifik dedin- yine sana uydum
    yediğini içtiğini de değiştirdin -bazlama yerdin eskiden, brunch mudur ne skimdir ondan yer oldun- ben de değiştirdim anasını satayım.

    e ama güzel kardeşim, duygularını, hislerini nasıl değiştirdin? daha doğrusu, nasıl oldu da değiştirebileceğini sandın?

    bu modernlik sevdan, tüm gerçeklerini çaldı ve sana sapsarı bir samimiyetsizlik verdi farkında mısın?

    kabuğun dışında, kabuğunun dışındakiler dışında, hiçbir şey değişmedi, bütün hislerin, duyguların; mesela ihtirasların, arzuların, kinlerin, aşkların ve korkuların hep aynı olarak kaldı.

    inatla değiştirmek istedin, inatla değişmiş gibi davrandın ve bu kez, ben sana uymadım kardeşim.

    maymunken duyduğun o korku hala değişmedi mesela, mağarana giderken dinozor gölgesi görürdün eskiden, şimdi ışığı söndürüp, arkandan bir şey geliyormuş gibi kaçıyorsun mutfaktan.

    kabil'in habil'e duyduğu kini, kıskançlığı duyuyorsun hala, onun elindeki taştı belki, seninki beretta.

    ve en az leyla kadar leyla, mecnun kadar mecnun oluyorsun, aşkı gerçekten tadınca, mecnun çöllere düşüyordu, ferhat dağları aşıyordu, sense ikisinin adını taşıyorsun aynı zorlukla.

    buna rağmen hala inat ediyorsun sevgilini kıskanmamak iddiasında, halen inat ediyorsun anne özlemi duymadığın konusunda.

    her şey değişmeye devam edecek, herkes bu değişimi kabul edecek ama hiçbir zaman hiç kimse, bu insancıl hisleri değiştiremeyecek.
    her kadın, her erkek tarafından delicesine sevilmek isteyecek, her erkek, her kadınla sevmese de sevişmek isteyecek, her çocuk annesini emecek, her yaşlı gençliğini özleyecek.

    tüm savaşlar yine 'güce olan sevgi' yüzünden olacak, tüm barışlar 'sevginin gücü' ile sağlanacak.

    velhasıl benim modern kardeşim, bu çaban boşunadır, modernlik dediğin şey, sadece bir kaplamadır.
    ve kapladığı yer, dugularının başladığı yerde biter!

    bu modern kelimesine gereğinden fazla anlam yükleyip, kendine tuhaf misyonlar edinme, en ilkel şeklinde yaşa aşkı, en ilkel duygularla dokun hayata, modern elbiselerle, modern arabanla git sevgiline ama en ilkel hislerinle yapış dudağına...

    not: aynı entryi başka bir sözlükte başka bir nickle yazmış idim.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük