unutulmaz. böyle insanın başı döner. gözleri kapalıyken sanki dünya ektrafında 10000 km hızla dönüyor sanarsın. heyecan denen şeyi yaşarsın. dudakalrın serbest kaldığında sanki dünyadan kopup geri gelmiş gibi hissedersin. ama zaman geçer. ve o kişi, ilk öpüşmeyi yaşayacağınız kişiye yakışmayacak hareketler yaptığında üzülürsünüz. hele bir de 'bu kişi benim hayatımın sonuna kadar yanımda olsun' dediğiniz an.. işte o an çok koyar adama. keşke onu tanımasaydım da, o ilk öpüüğü benim sonsuza kadar yaşayacağım kişiye verseydim dersin. herşey geçmiştir. pişmanlıklar gelir akla. geçmiş. biraz kalp üzülür. ama geçer.
yani, ben orada dudaklarım büzülü, beynim büzülü dururken, o kalktı dilini ağzıma soktu. bir an, belki ayağı bir yere takıldı ve refleks olarak dili dışarı çıktı diye düşündüm -ama bu pek olası gelmedi, öyle olmuş olsa bile, dengesini bulduğunda dilini geri çekerdi değil mi?
hayır, kesinlikle beni öpüyordu. tıpkı filmlerdeki gibi. tıpkı hayatımda hiç olmadığı gibi. birkaç saniye boyunca ne yapacağımı bilemedim, çünkü fazla şaşırmış durumdaydım; hayatımda böyle birşeyle karşılaşmamıştım...
ilk öpüşmemdeki heyecan/zaman grafiğim şöyle;
heyecan
^
|.............................................._______
|............................................/.......
|..............................______/........
|............./\............./...............
|.._____/..\.........../................
|./...............\____/.................
|/_________________________________> zaman
grafikte ayrıntılı bir şekilde görüldüğü üzere tamamen bir dengesizlik hakim...
sinemada olmuştu, ankara batı sineması vardı o zamanlar. filmin adını bile hatırlamıyorum ama öpücüğün her anı dün gibi aklımda. okulun en güzel kızıydı onun sayesinde ayrıldıktan sonrada güzel kızlar arasında populer olmuştum. ortaokul yıllarımda anlamıştım marketing in her sey olduğunu.
ana okulunda, öğretmenin kızını öpmüştüm ilk, 5-6 yaşlarındaydım. ilkokula başlayınca, okulun tiyatro salonunda, piyanonun arkasına sıkıştırıp öpmüştüm bir kızı, adını hatırlamıyorum bile. 8 yaşındaydım o zamanda.
taksimdeydik. 17 yaşındayım o zamanlar. ilk sevgilimdi. ben lisedeyim o üniverstede. önce dokundurdu dudağını dudağıma ben güldüm geri çekildim. sonra tekrar hamle yaptı ben yine gülmeye başladım. nedenini sordu. "öpüşmeyi bilmiyorum" dedim. parkta yürümeye başladık. hava da yağmurlu. tekrar hamle yaptı bu defa karşılık verdim. 1 dakika sonra dudaklarını dudakarımdan ayırdığında "hani bilmiyodun?" dedi. belki tek güzel zamanımızdı. çünkü çok öküzmüş be sözlük romantik başladım ama romantik bitiremicem ne yazık ki *.
eğer yanlış kişiyle sırf deneyim olsun diye yapılıyorsa çok kötü falan değildir. cinsel ilişki mi bu arkadaşım. dudağın dudağa değmesinden duyulan haz. amma romantiğe bağlamışsınız. ancak ne olursa olsun kimle olursa olsun ilk öpüşme güzeldir.
herhalde hiç unutamayacağım, zaten unutmak da istemediğim, kalp atışlarımı duyabildiğim tecrübe.
hala yaşamayan varsa 3 altın kural:
1-eller boyundan aşağı inmez!
2-gözler açık olmaz!
3-uzun sürmez!
bunun dışında, dudaklarının açmışsın açmamışsın, dilini döndürmüşsün döndürmemişsin önemsiz. ilkinden sonra hepsine sıra gelir.
"ilkler unutulmaz" diye kim demişse halt etmiş, ilkler bal gibi de unutulur, üstüne daha neler neler karalanır hatta. ilk öpüşme de bunlardan biri. yok öyle "ayyh biliyo musun, çok güzeldi", "evet, midemde de kelebekler uçuşuyodu ehi ehi" ayaklarına yatmak, bildiğin acemilik abidesi lan bu, ille de masum sıfatını yapıştırıvermeyin. yaşandı bitti işte saygısızca, sakin olun artık.