siyah plastik kayışlı, quartz marka, dijital olmayan, gündüz saatleri mavi gece saatleri kırmızı çizgili, kolay su alan, içinde bir hafta su buharı barındıran, özelliklere sahip ilk saatimdir.
70 li yılların gençliğinin heveslerindendir. yeni nesil gençliğin unutmayacakları arasında ilk cep telefonu, ilk bilgisayarı, ilk mp3çaları, ilk laptopu, ilk msn adresi, ilk facebook arkadaşı,....
babam almıştı ilk saatimi, dikdörtgen bir kafası, plastik kordonu vardı. su geçirmezdi, sırf denemek için kolumu her saat başı suya sokardım. sonra unuttum bir yerlerde heralde, kaybettim.
ama unutmadım kendisini, hala hatırlarım anneannemin saati öğrettiği o dikdörtgen kafalı saatimi.
okulun ilk günü, ilk sevgili, ilk öpücük, annenin yüzü nasıl ki herkes için unutulmaz, kutsal ise, muhtemelen sünnette takılan ve sahip olunan ilk saatin de asla unutulmaması, kırk yılda bir hatra gelince şimdi olsa da sevsem, camını parmağımla bir güzel okşasam, temizlesem diye düşünülmesi, saatin imgesinin uçsuz bucaksız çocukluk dünyasına, anılarına açılan bir kapı, bir pencere işlevi görmesi.
arada bir takar eski zamanları yadederim, tabi takvimdeki tarihide eski güzel günlere ayarlar ayarlar kısıtlı imkanlarım ve hayal gücümle geçmişe yolculuklara çıkarım.
unutulmak bir yana, halen ilk saatin kullanıldığı durumlar da vardır. 37 yaşındayım ama ilk kol saatim halen sağlam olarak durmakta ve kim ne derse desin, teknoloji nerden nereye giderse gitsin hiç umursamadan arada kullanmaktayım.
(bkz: #7313771)