okullarda çocuklara varna, malazgirt savaşları yerine okutulması gereken inanılmaz bir politik, ekonomik, demografik, epik ve siyasal savaş. savaş, milyonlarca insanın canını aldı ama, bunu sadece "insanlık ayıbı" tarafından da yorumlamamak gerek.
özellikle endüstri ve teknoloji başlıklarının, gelecekte de bizlere ne gibi kayıplar verdirtebileceğinin bir ölçüsüdür ikinci dünya savaşı. varolma iddiasındaki bütün toplumların, ezberlemesi, iyi analiz etmesi ve bu ölçüler doğrultusunda odaklanması gerekir.
bu muhteşem olayı;"üff yine mi ikinci dünya savaşı filmi yaaa" diye özetleyerek, transformers izleyen popüler kültürün yokolmaya mecbur ya da yokolmak için yaratılmış bireylerine de selam olsun.
edit v.0.1: okullarda öğretiliyormuş fekat. o zaman bizim zaman müfredatına gönderme yapmış olalım.
2.dünya savaşında, almanyanın kaderini belirleyecek (bkz: normandiya) çıkarmasını yöneten komutan bu havada çıkartma falan olmaz diye karısının doğum gününe gitmiş. o günde o çıkarmayı yapacak olan ülkeler çok kararlılarmış ve adam karısının doğum gününe gittikten sonra bombardıman başlamış. ilk bombardımana karşı koyamamışlar ve bütün uçaksavar birlikleri ve zırhlı taburları 2 saat içinde yok etmişler.
bu dönemde türkiye'de şöyle bir durum olduğu anlatılır:
ismet inönü savaşın çıkacağını anladığında ambarlara buğday depolanması emrini verir. istediği yapılır. ertesi yılın hasadına kadar her şey sorunsuz sürer ancak burada bir hata yapılır ve önceki senenin buğdayı yerine o yılın buğdayı kullanılır. ambarda kalan buğdaylar çürür. savaş çıkar. türkiye'de buğday yetmezliği görülür. ekmek karneyle dağıtılır.
yani, burada sorun inönü'den değil memurlardan kaynaklanmaktadır. ismet paşa pek çok hata yapmıştır ama karneyle ekmek satılmasının sorumlusu o değildir. o alınması gereken önlemi almıştır.
natıonal geographıcın hazırladığı 2.dünya savaşı belgeseli mutlaka izlenmeli hitler harbiden
1.dünya savaşının intakımını bir şekilde almıştır.nasıl mı?fransayı işgal ettikten sonra hitler
barış imzalanacak yer olarak almanyanın 1.dünya savaşındaki yenilgisini tescil eden versay antlaşmasının
imzalandığı banliyo trenini seçerek halkının gözünde dahada büyüdü ama sonunda ülkesinide kendisinide
facianın ortasına attı.
para babaları ve bankerlerin ibneliği yüzünden milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuş olay. o paraların hepsinin yahudilerde olduğunu bilen yavşak hitlerle ne olduğu tam belli olmayan mussolininin ortak olmaya çalıştığı, yanlarına da uzak asyalı ve ispanyol faşistleri topladığı, karşılarında ise yeni dünya "düzen"i amerikayla sosyalizmden nasibini alamamış o kültürden bir nebze etkilenmemiş stalinin ortaklığı olan garip, bol komplo teorili ve bol ölümlü savaş şeklinde de tanımlanabilir. işin sümen altında kalan kısmında ise biz varız. 1944 yılı itibariyle sevgili faşist liderimiz angut inönüde alman hayranlığının ve tabi savaşın gidişatının etkisiyle almanya yanında savaşa katılma isteği belirmiş ancak , ne hikmetse, kafası biraz çalışmış ve biraz bekleyelim demiş. o bekleme sırasında almanlar stalingradda ruslara kaybedince savaşın seyri değişmiş ve bizim bukalemun yöneticilerimiz almanya karşısında savaşa taraf olduklarını bildirmiş. insan utanıyor...
not: türkiyede nazilere destek ordusu adı altında 5000 kişilik, kafkas kökenli yurttaylardan oluşan bir ordu oluşturulmuştur. ve bildiğim kadarıyla savaş sırasında ve akabinde hiçbirinden iz kalmamıştır.
neredeyse tüm avrupa'nın hitler'den it gibi korktuğu ancak şimdilerde sürekli nazileri kötüleyen filmler çekilmesine vesile olan savaş.
yahu doğru adamlar cidden sadistçe şeyler yapmış da nedir bu onlar üzerinden film yapma aşkı?
bence bu savaşı en iyi anlatan film ilk olarak "hayat güzeldir" ve ondan sonra "the pianist"'tir. en iyi anlatan roman ise; "silahlara veda" - ernest hemingway..
tüm savaşlar da olduğu gibi, insanın ne kadar vahşileşebildiğini gösteren, afrikalılara yamyam lakabı takanların, aslında gerçek yamyamların kendileri olduğunu iyi bir şekilde gösterdikleri anlamsız bir insan vahşeti.
bugün kullandığımız teknolojiyi borçlu olduğumuz savaş. Zira tüm toknolojik gelişmeler ilk önce askerler tarafından kullanılır. bunun en basit örneği de internet'tir.
dedem alman harbi derdi. o dönem istanbulda askermiş 4 sene inzibat olarak yapmış askerliği. o dönem halk açlıktan kırılıyormuş. genç kızlar bir dilim ekmek için askerlere ahlaksız tekifte bulunuyormuş. dedem iri yarı koca pehlivan. askeriyenin verdiği tayınla doymuyordum. dışarda ekmek parçası aranırdım derdi. bir keresinde gazlı ekmek bulmuş onu yemiş, solucan bile yemiş yok valla katık yok diyordu.
zor günlermiş o savaş yılları. neticede savaşın kazananı yoktur...
1932-45 arası tam 4 dönem başkanlık yapan zat-ı muhterem abd tarihinin en
uzun-soluklu başkanıdır.aslen hollandalıdır.
roosevelt'in fiziksel rahatsızlığı 1921'de yakalandığı çocuk felcidir.
tekerlekli sandalyeye bağlı kalan roosevelt, abd'yi tam 13 yıl yönetmişti.
2. dünya savaşının ilk yıllarında ingiltere ve fransa'ya sattığı silahlar
sayesinde abd ekonomisini canlandırdığını farkedince, savaşa katılması
halinde ülkesinin tam anlamıyla bir silah sanayi merkezi haline geleceğini
anladı.zamanın arjantin'inden dahi geri ekonomik gelire sahip abd'nin
şahlanması olacaktı.japonların pearlharbour'a saldıracağını ama zamanını
bilmiyordu.korkunç saldırı gerçekleştiğinde abd dakika beklemeden japonya
ve almanya'ya savaş ilan etti.
deli gibi savaşa hazırlanan roosevelt milyonlarca gönüllü abd'li askeri
avrupa ve pasifiğe gemilerle naklederken, atom bombası dahil her tür silahı
üretmeye hazır silah sanayinin çarkları hızla dönmeye başlamıştı.saldırılması
ve ele geçirilmesi çok zor, uzak kıtanın ülkesi abd süper güç olma fırsatını
yakalamış ve gerçekleştirmiştir.
abd, dünyanın nerdeyse tamamına silah satan ülkedir.savaşacak ülkeler yada
gruplar yoksa nato aracılığı ile yaratır, satar.