duyun-i umumi yeyi kabul etmiş memleketin maliyesini fransız yahudi bankerlere teslim etmiştir.
yahudilerin masonların en sevdiği padişahtır. koca osmanlı onun sayesinde yahudi çiftliğine dönmüştür. onun döneminde mason locaları tüm osmanlıya yayılmış sesini çıkaramamıştır .
yahudiler filistine yerleşince 3-5 uyduruk işe yaramaz fermanla durumu geçiştirmiş bugunkü israile kapı açmıştır.
osmanlı bankasını merkez bankası yaparak fransızlara ayrıcalık vermiştir. bankanın sahibi fransızlardır .
yahudilerin istediklerine boyun eğmediği için hakkında türlü karalama kampanyası yapılmış, yahudi sevicilerin sürekli hakaret ettiği ulu hakan. osmanlı'nın çöküşünü geciktiren önemli şahsiyettir.
Abdülhamid Han, Balkan harbi nde Rumelinin düşmanlar tarafından istila edilmesi ve Selanik'ten de artık ümit kesilmesi üzerine 1912'de istanbul'a getirilmiştir.kendisi ilk önce Selanik'ten ayrılmak istememiş, "Ben de bir silah alır, askerle beraber müdafaada bulunurum; ölürsem şehid olurum " demiştir. Fakat kesin karar alındığını ve mutlaka istanbul'a götürüleceğinin bildirilmesi üzerine dudaklarından şu sözler dökülmüştür:
"Allah bu hallere sebeb olanları kahhâr ismiyle kahretsin.''
kendisine suikast düzenlemiş anarşisti avrupadan fırça yediği için affeden yani affetmek zorunda kalan ama buna karşın bir sürü türk evladını hafiye jurnalle oyan çapsız monarşik bozuntusu .
''ben vazifemi yaptım. osmanlı ülkesinde hiçbir ceddimin devrinde, benim padişahlığım müddetinde olduğu kadar mektep açılmadı. benim saltanatım zamanında ve benden sonra yapılmış olanlar meydandadır. siz meşrutiyeti kimlerin ilan ettiğine dikkat ettiniz mi? bunların hepsi benim saltanat günlerimde kurulmuş yüksek mekteplerde bilgi sahibi olmuş gençlerdir.''
Bir kişiyi değerlendirmeden önce o kişinin yaşadığı dönemin olaylarını göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bahsedilen dönemde;
Parçalanma tehlikesi ile yüz yüze bir memleket, bir yandan rusya, bir yandan ingiliz diğer yandan fransız ve italyan devletlerinin salyalarını akıta akıta sömürgesi altına almak istediği vatan toprakları,bir yandan devamlı olarak köylere baskınlar düzenleyerek sivil halkı katleden rum, bulgar, ermeni çeteleri, devamlı olarak darbe ve suikast planları yapan ittihatçılar, Avrupa devletleri tarafından hristiyan halkların hakları gözetilmiyo diye her fırsatta ambargoya uğrayan Osmanlı devleti.
Böyle koşullarda bile kalkıp aydınlara baskı, halka baskı diye palavralar atmak bazı çevrelere kolay gelmekte maalesef. Haliç donanmasının çürümesi meselesi ile ilgili bu iddaanın doğruluk payı vardır. Fakat bahsedilen dönemde elde olan donanma sadece birkaç fırkateyn ve gemiden oluşan bir donanmaydı. Savaş gemilerinin büyük kısmı 93 harbi sırasında yok olmuş ve ağır hasar görmüştü. Donanmanın sürekli olarak bakıma alınması ve yenilenmesi gerekmektedir. Fakat Duyan-ı umumiye'ni 93 harbinde Rusya'ya ödenen savaş tazminatı sebebiyle böyle bir parası yoktur. O yüzdendir ki donanma gözden düşürülmüştür. Ama tamamiyle değil ilk türk denizaltısı abdülhamit döneminde yapılmıştır.
Abdülhamit öldüğünde yıl 1918'dir yani henüz işgal olmamıştır. Abdülhamit için ağlayan halkın ağlama sebebi abdülhamit döneminde yiyeceğin çok ucuz olması ve icraatleri sebebiyledir. Daha sonrakilerin başarısız politikalarını incelemek fırsatı daha olmamıştır halkın, çünkü daha 1.dünya savaşı bitmediğinden ortada başarısız diye nitelendirilecek bir politika oluşmamıştır. Ama bazı arkadaşlar tv programlarındaki tarihçilere itimat edip okuma zahmetinde bulunmadıklarından dolayı atıp tutmak kolay oluyor.
Abdülhamit'in sevilmesinin sebebini öğrenebilmek için o döneme ait koşulları ve politikalarını incelemek yeterlidir. Dünyadaki birçok tarihçinin gıpta ile baktığı liderleri kötülemekde bizim halkımıza mahsus bir özellik heralde.
dünya siyasetinde son 150 yılın yetiştirdiği en müstesna dehalardan biridir. bugün ona küfreden insanların, boğazları kuruyunca içtikleri suyun, hamidiye menbaa suyu olması ihtimal dahilindedir. mekanı cennet olsun.
yoklugunda çok tırmaladıgımız büyük devlet adamıdır, onu indirenler ülkeyi parca parca etmişlerdir, onu indirenlerle hesaplaşmak bu milletin 100 yılını almıştır ama, milleti onu unutmamıştır.
avcı ordusu, iyi bir bürokrat, 31 mart vakası, meşrutiyet gibi kavramları akla getiren padişahtır. ittihat ve terraki tarafından 1909 da indirilmiş ve 5. reşat başa getirilmiştir. kimine göre han kimine göre devlet düşmanıdır.
gerici olduğu için gericiler tarafından nerelere koyulacağı şaşırılan padişah. * bir adım ileri iki adım geri insanı. gölgesinden bile korkan şahsiyet!...
Aklıma geldikçe FEthullahçılardan, Nurculardan tekrar, tekrar tiksinmeme neden olan Göksultan.
Arkadaş Senin üstadını, bediüzamanını Göksultan Kürtçü ajan diye tımarhaneye attırsın, sen hala takiye yaparak Göksultan'a sahip çık osmanlı sever görün. ikisinden birini yapacaksın ya Göksultan'a sahip çıkacaksın ya da ingiliz Ajanı Kürt saide.
yoksa kimse senin samimiyetine, insanlığına, türklüğüne, müslümanlığına inanmaz.
Batılı emperyalist güçlerin, Ermenileri piyon olarak kullanıp kışkırtarak
Anadolu'da karışıklıklar çıkardığı günlerde, ingiliz Büyükelçisi'nin sultana gelip
küstahça: "Daha ne kadar Ermeni öldüreceksiniz?" diye sorma cüretini göstermesi üzerine ulu hakan keskin bakışlarını elçinin üzerine dikerek:
"Filan gün, filan saatte Karadeniz'in filan noktasına yaklaşıp, karaya
Ermenileri Türklere karşı silahlandırmak için şu kadar sandık malzeme
çıkaran ve komitacılara teslim eden ingiliz gemisinde, Türk başına kaç silah
bulunuyorsa tam o kadar Ermeni öldüreceğiz. " cevabını verir.sultan abdülhamid 'in
bu muazzam istihbarat gücü karşısında ingiliz elçisi dehşete kapılır.
yorumlayan kişinin siyasi görüşüne göre hakkında farklı yorumlar yapılmakla birlikte, devletin en zor döneminde 33 yıl başta kalıp dengeleri oldukça başarılı gözettiği ve tedbirli bir devlet adamı olduğu konusunda hakkı genelde teslim edilen osmanlı padişahıdır (34.padişahtır. 1876-1909 arasında tahtta kalmış, 1918'de vefat etmiştir.). babası sultan abdülmecid'dir.
dönemindeki baskıcı idare genelde eleştirilir. öte yandan, bir tanzimat padişahı olarak nitelenir, çünkü pek çok tanzimat faaliyetini sürdürmüş ve geliştirmiş (okullar açılması, kurumlar, organizasyon vs) olup, pek çok teknolojik yenilik döneminde ülkeye girmiştir (elektriğin kullanımı, telgraf vs gibi yenilikler ya yeni girmiş, ya da yaygınlaşmaya başlamıştır.). marangozluk konusunda yetenekli olduğu, okumaya meraklı olduğu bilinir (örneğin (bkz: sherlock holmes) 'un yazarı doyle'un eserlerini tercüme ettirmiştir.).
bugün ölümünün üzerinden 92 sene geçmiş,rahmetle ve duayla andığım sultandır.şanlı türk tarihinin son imparatorudur; allah cennetinde komşu olmayı nasip etsin.
kendisini anlayamayan,daha kötüsü iftira atan ergen bünyelere sadece tebessüm ediyorum.
''Abdülhamid olmak zordur. Bu şartlar altında bir Abdülhamid yetiştiren toplum olmak daha da zordur. Bir adamı yetiştiren ve sürükleyen sosyal çerçeveyi görmeden konuşanlara bütün dünyada cahil diyorlar. Bizde bu cahillerin kıtlığına hiç kıran girmemiştir.''
tahtım gider korkusundan donanmayı haliçe bağlatan bencil padişah sıradan kral ve ya monarşi. . sonra 30 yıl kadar sonra donanma boğazda bir tur atayım der alayının kazanı patlar .ayrıca ege adalarını kaybetmemize sebep padişahtır
abdülhamid hakkında bilinen 10 yanlış teziyle ortalarda dolanan fanboy mustafa armağan a cevabımdır, en az kendisi kadar tarihçi olduğumdan cevap vermekte hiç sakınca görmemekteyim.
1) evet kızıl sultan değildi, ama ulu hakan da değildi. ama tutup aslında mithat paşa ile damat ibrahim paşa nın ölümlerinden haberi yoktu filan diyenlere işkembe çorbası içmelerini öneririm.
ittihatçılar da toplu kıyım yapmıştır ama inkar ettikleri birkaç gazeteci cinayeti haricinde görülmemiştir, şimdi bana taif te zindancının canı sıkılmış paşalardan korkmuş ikisini de boğmuş deme gözünü seveyim mustafacım. topal osman bahsi açılınca nasıl ki başlarsın konuşmaya burada da aynı durum söz konusu biliyorsun.
2) bence meşrutiyete düşman bile değildi, zira ne olduğunu bilmediği bir kavrama karşı düşmanlık beslediği söylenemez, bilmediği için korktuğunu söylemek daha doğru olacaktır. iyi bir eğitim almayışının sonuçlarıdır bunlar elbette. 93 harbinin sorumluluğunu meclis e yüklemesi ayrı vaka, derli toplu sayılabilecek orduyu saraydan idare edip birkaç haftada ruslar ı bile şaşırtan bir hızla istanbul da ağırlayan da kendidir.
doğuda gazi ahmet muhtar paşa nın durdurduğu rusların* batıda yeşilköy e gelmelerindeki en büyük pay sahibidir kendisi.
4) denizciliğe düşman olmak yerine ingilizlerden öcü gibi korkuyordu demek daha mantıklıdır. yine de hasan rami paşanın eleştirileri çok abartılı olsa da 30 senedir haliç te demirli gemilerde tavuk beslenmesi gariptir, bunu da kabul etmek gerekir.
3 ve 5 ) dönemindeki eğitim hamlesi ikinci mahmud tan beridir süregelen bir aksiyondur, uyguladığı sansür sebebiyle de bir halta yaramamıştır. aydınlanmış kişilerin büyük kısmı yurtdışına iltica ederek eğitimlerini tamamlamıştır, zira memlekette yabancı kaynak kalmamıştır sansürden.
nasıl keyfi sansür yok mustafa kardeşim? sakal demek yasak jilet demek yasak, diyalektiğini yiyim nerde bunun mantığı? sadrazam öğle arasında katip bürosuna gizlenip kaçırabildiği yabancı gazetelerden okumaya çalışacak ve orada keyfi sansür yok denecek, enteresan!
iyi olan hiçbirşeye karşı değilse elektrik niye yok, otomobil neden yok?
6) herkesin birbirini jurnallediği bir ortam, herkes kıl olduğunu içeri aldıracak, ajanları ve yarattıkları kuşku ortamını geçtim resmi görevi olmayanların günde 4000 civarı jurnal verdikleri, bilmemne paşanın perdeleri kapalı diye isyancı olarak fişlendiği zamanlar yaşanacak ve diyeceksin ki bu harika bir bilgi ağıydı. ne bilgi ağı lan doğru düzgün işlese başta o suikastler olmazdı. gerçi zaten o hafiye teşkilatının tek amacı da meşrutiyeti ve saray baskınlarını engelllemekti.
7) ben senin gibi kelime oyunları yapmayı düşünmüyorum.
8) doğru, olmamıştır.
9) hamidiye alayları kuruldukları andan itibaren yağma, talan, haraç, kendi aralarında ve aşiretleri arasında vuruşma, ermenileri katletme ve katletmediklerine de silah satma gibi eylemlerde bulunmaktan başka dünya harbinin başlamasıyla kendiliklerinden dağılmışlardır.
10) sevgili mustafa, korkaklık lafını çok yanlış algılamışsın. döneminde savaşmadan toprak kaybedilen ilk hükümdar abdülhamid dir muhtemelen. tunus u fransızlara peşkeş çektiği bilinen bir gerçek, kaybedilen yerleri altalta yazmak gereksiz olduğundan burada kapatıcam.
1897 yunan harbinde savaşı kazanıp toprak kaybetmesiyse apayrı bir muammadır. hani dünyadaki 100 gram aklın 90 gramına sahip bir diplomasi ustası ya o bakımdan... bırakın efem böyle rivayetleri, ne zaman kime etmiş bismarck bu lafı.
son olarak rotschild kolonileri de kimin zamanında kurulmuş bir düşünmek lazım gelir.
köhnemiş abdülhamid paşaları ve kokuşmuş devlet düzenine, yarı fiyatına kırdırılamayan maaşlara filan hiç girmiyorum, zira kızmasın bizim über-tarihçi mustafa, gelecek bölümde de onlara geçeriz.
sultan kendisine atılan iftiralara yine en iyi kendisi cevap verir:
"Ben iyi, güzel, faydalı hiçbir şeyin düşmanı olmadım, bunlara düşman olanlardan başka.. Beni istibdad idaresinin en büyük taraftarı ve dünyanın en büyük müstebidi ilân edenler, hakikati hiç olmazsa ben dünyadan el çektikten sonra itiraf etsinler ve onlar da benden el çeksinler!"
Türk tarihinin en büyük hakanıdır. 33 yıllık hükümdarlığı süresince osmanlı imparatorluğunun yıkılışını en az 20 yıl ertelemiştir. dönemindeki yenilikleri ittihat ve terakki sapkınlığı ile cumhuriyet sonrası chp si sahiplenmiştir. abdülhamit han merhameti, zekası ve sabrı ile tüm insanlığa örnek bir kişiliktir. kendisine en çok muhalefet eden kişiler bile 31 mart ayaklanmasından sonra kendisinin önemini mısralarla açıklamıştır.
Padişahım gelmemişken ya da biz,
işte geldik senden istimdada biz,
Öldürürler başlasak feryada biz,
Hasret olduk eski istibdada biz
- Süleyman Nazif
alman imparatorluğu'nun mimarı prens bismarck'ın kendisi hakkında "dünyada 100 gram akıl varsa bunun 90 gramı abdülhamit han'da, 5 gramı bende, kalan 5 gramı da diğer dünya siyasilerindedir" dediği ulu hakandır.