şurası bi gerçek ki yaptığı hizmetler atatürkten bin kat fazla padişahtır. bigün gerçek tarih açıklandığı zaman herkes abdülhamid handan özür dileyecek. evet hatta net ötesi...
abdülhamid han mekanı cennet olsun . her ne kadar bilip bilmeden kendisini ağır hakaretlerle eleştirenler daha doğrusu iftira atanlar olsa da , arkasında olanlar da her daim olacaktır.
Sultan ikinci Abdülhamid'in defni sırasında Suzi Efendi dua etmektedir. Ağzı, yaşamakta olan padişahın ismine alıştığından, yanlışlıkla, "Burada yatan Sultan Mehmed Reşad Han Hazretlerinin ruh-ı şeriflerine" deyiverir !.. Halk şaşırır bir anda. Daha hayattayken ruhuna Fatiha okunmak istenen Sultan Reşad'ın canı sıkılır.. Bu arada Şeyhülislam Musa Kazım Efendi de kendini tutamayıp bir kahkaha patlatınca cenaze merasiminin havası iyice bozulur..
Önemsiz, gülüp geçilecek biridir. Ha dizisini izleyip ıslak hayallere daldıysanız sizi kinse kurtaramaz zaten çünkü ağır çomarsınızdır. Sizzzz kaybettiniz bay heckler * .
"Sual:
Sultan Abdülhamid’in Yahudi bir banker ile faiz işi yaptığı; borsa oynadığı; içki (rakı) fabrikaları kurduğu; genelevler açtığı söyleniyor. Bunları nasıl karşılamak lazımdır?
Cevap:
Sultan Hamid, Londra, Paris, Viyana gibi dârülharb memleketlerininin borsasında muamele yaparak para kazanırdı. Böylece servet elde edip, bunu dine ve millete hizmette kullanmıştır. Bu işi elbette bir banker yapacaktır. O zaman da bu işler Yahudilerin elindedir. içki fabrikaları kurduğu ve genelev açtığı iftiradır. içki fabrikasının açılması gayet tabiidir. Dârülislamda gayrimüslimler içki içebilirler, imal edebilirler, alıp satabilirler. Bunda bir beis yoktur. islâmiyet buna izin vermiştir. Yasaklamak caiz değildir. Umumhaneler ise gayrı resmi olarak her zaman her devirde mevcut olmuştur. Bunu devletin engellemesi mümkün değildir. Padişahın umumhane açtığını söyleyene ancak la havle denebilir.
bazı avrupa devletlerinin dünyayı yağmaladığı emperyalist çağda, hem devleti bu yağmadan kurtarmaya, hem de kendisi de emperyalist devletler liginde oynamaya çalışmıştır (misal (bkz: 1890 notasında osmanlı libya nüfuz alanı)). lakin çıkar amaçlı olarak göz kırpanlar olsa da (misal almanya), sonuçta o ligin yağmacıları osmanlı'yı aralarına istememiştir ve olay patlamıştır.
öte yandan, şehzadelik döneminden itibaren gözü açıktır (amcasının uzun avrupa gezisine onunla birlikte katılmış olmak da buna katkı sağlamış olsa gerektir mutlaka); telgraf, demiryolu, fotoğraf vs teknolojik gelişmelere, bunlarla birlikte devletin sürdürülebilirliğine katkı verecek yeni okullar açmaya, tesisler kurmaya vs önem vermiştir. özgürlüklerin arandığı bir çağda monarşi yönetmeye çalışması baskıcı politikalar uygulamasıyla sonuçlanmış ve kendisine eksi puan yazmıştır.
osmanlı devleti topraklarını ele geçirme planları olan avrupa ülkelerine karşı denge ve/veya itidal politikalarıyla toprakları elde tutmaya çalışmıştır. yine de epeyce toprak kaybetmiştir ("bir karış toprak vermedi" sözleri kendisini efsaneleştirme kaygısıyla üretilmiş şehir efsanesinden ibarettir. resmen ve fiilen önemli kayıplar vardır. uzun listeye girmemek açısından, misal, tunus diyelim.). bazı kayıpları ise döneminde engelleyebilmiş, en azından ertelemiştir diyebiliriz (misal, italya'nın trablusgarp'ı yeme planları daha abdülhamid döneminde vardır, ama o dönemde bahanesini bulup saldıramamışlardır).
askeri açıdan bazı yatırımlar yapmıştır. lakin kendisine darbe yapabilecekleri endişesiyle donanmayı istanbul'da demirli ve pasif tutması, gemilerin eskimesi ve bakımsız kalması ileriye dönük ciddi dezavantaj olmuştur denebilir; nitekim sonradan kardeşi tahta geçtiğinde olan savaşların hepsinde maalesef düşman donanmaları osmanlı sularında cirit atmıştır, trablusgarp savaşı'nda ve balkan savaşı'nda ege adaları birer birer kolayca düşmüş ve düşman eline geçmiştir.
velhasıl, yüzyıl dönüşümünün zor yıllarında dramatik bir ömür ve padişahlık yaşamıştır. devrildikten sonraki 9 yılı ise onun için çok acı olmuş olsa gerektir. ne de olsa, kendisinin elde tutmaya çalıştığı toprakların kardeşinin döneminde ardarda savaşlarla yitirildiğini uzaktan izlemek zorunda kalmıştır.
kişisel çıkarını da unutmamıştır. daha şehzadeliğinde uluslararası borsalardan sağlam para kazanmıştır. devletteki önemli ve değerli bazı geniş arazileri kendi üstüne tapulamıştır (bunda ileride bu yerler işgal olursa en azından tapusu bende olsun da gelirinde hak iddia edeyim kaygısı var mıdır bilinmez).
Türkiye'nin 2 katı kadar toprak kaybeden, kendisine darbe yapılacak korkusuyla 33 yıl boyunca koca donanmayı Haliç'te çürüten, Kıbrıs'ı ingilizlere peşkeş çeken, burnu çirkin diye burun kelimesinin yanında söylenmesini yasaklatan, ruslardan korkusuna 2 askerini idam ettiren, aydınlara kök söktüren, sırf azınlıklar rahatsız olmasın diye Türkçü yayınlara baskı uygulayan, kendine muhalif olanları fizan'a süren paranoyak, korkak, vasat bir padişah. Döneminde ruslar, yeşilköy'e kadar gelip heykel dikmişlerdir. Tam bir diktatördür. 31 mart vakasıyla tahttan indirilmiştir. Siyasal islamcılar kendisini şişirmeye bayılır. Çünkü siyasal islamcılar da tıpkı bu padişaha benzemektedir. Kendisini öven sözler de sırf goygoydan ibarettir. Zekasıymış falan boş işler. Siyasal islamcıların kendisini şişirmesi bile kendisinden şüphe ettirmeye yeterlidir.
Ebulfeyz elçibey'in hakkında "namık kemalin kellesini aldırmıştır." Dediği ve mezarını ziyaret etmek istemediği kişi.
Fakat bu iddia gerçek midir, değildir. Namık kemali idam ettirmemiştir, sürgüne göndermiştir.
Edith: bunu da eksilemeni şahsıma şahsi garezine bağlıyorum arkadaşım. Zira bu entari hiçbir yorum düşünce içermez, bilgi içerir.